Sena tedirgin bir şekilde baktı Burhan Beye: - Şey, ben... Benim kimsem yok ki burada, nerede kalırım? Burhan Bey atıldı: - Sen merak etme Sena. Ben o işi hallederim. Bir sürü yer var. Ahbaplar var. Sen burada benim himayemdesin. Endişelenme. Avukat dikkatle izliyordu onların konuşmalarını. Sonra söze girdi: - Şimdi sekreterimle notere gidip bana vekalet çıkartın lütfen. Biz işlemleri tamamlayalım. Sena odadan çıktıktan sonra avukat Yusuf dikkatle Burhan'a bakmaya başladı. Adam arkadaşının soru dolu bakışlarından tedirgin olmuştu: - Ne bakıyorsun? Ne soracaksan sor! - Anlat bana, kim bu kadın? Senin için ne ifade ediyor? Neler oluyor? Burhan gülümsedi. Arkasına yaslandı: - Bilmiyorum Yusuf. Bu kadında beni çeken bir şey var. Kararlılığı, beklentileri, hayata bakışı ilgimi çekiyor. Çok da güzel. Ne bileyim... Onunla olmak hoşuma gidiyor. Avukat manalı bir tebessümle baktı arkadaşına. Başını iki yana salladı ve "haydi hayırlısı!" diye mırıldandı. *** Şeref iki üç parça eşyasını güzelce denklemişti. Ev eşyalarını eskiciye satmaya karar verdi. Dört gündür evde müdür beyden haber bekliyordu. Bu dört gün zarfında kızıyla birlikte evin işleriyle uğraşmışlar, ama bir tek sefer bile Sena'dan söz etmemişlerdi. Sanki o, hayatlarına hiç girmemiş bir yabancı gibiydi. Arada bir kızıyla göz göze geliyor, ikisi de farkında olmadan bu karşılaşmadan tedirgin olup birbirlerinden gözlerini kaçırıyorlardı. Yasemin durgunlaşmıştı. Evin Hanımının sorumluluklarını üstlenmiş gibi hissediyordu kendisini. Yemek hazırlıyor, bulaşık yıkıyor, ev temizliyordu. Bir gün önce babası uyanmadan kalkmış, onun gömleklerini yıkamıştı. Şeref sabah kalkıp çamaşırların yıkanmış olduğunu görünce duygulanmış, kızına göstermeden gizli gizli ağlamıştı. Geceler her ikisi için de hesaplaşma zamanlarıydı. İkisi de yataklarına girdikleri anda gün içinde kendiliğinden oluşmuş yasaklardan kurtuluyor, istedikleri gibi düşüncelerini özgür bırakıyorlardı. Bu özgürlüğün baş kahramanı her ikisi için de Sena'ydı. Yasemin annesini özlemişti. Ama içindeki sevginin yanı sıra gelişen ve gün geçtikçe büyüyen öfkeyle hayatında ilk kez tanıştığı için bu duyguyu taşımakta zorlanıyor, şaşırıyordu. Annesini suçlu görüyor, içinde ona karşı beslediği sevginin yok olmasına isyan ediyor ve geceleri yatağında sürekli ağlıyordu. O gün yine erken kalkmışlar, baba kız kahvaltılarını ettikten sonra dolapları boşaltıp gereken eşyaları paketlemişlerdi. Şeref evi satılığa çıkarmıştı ve bugün bir müşteri gelip görecekti evlerini. Son paketi de bağladıkları sırada kapı çalındı. Yasemin hemen koştu. Gelen babasının iş yerinden Halil amcaydı. Seslendi içeriye: - Baba, Halil amca geldi. DEVAMI YARIN