Gördükleri karşısında sarsılmıştı genç kadın

A -
A +

Feryal ve Firuze hanım başhekim Erdal beyin arkasından yürüdüler. Servisin uzun koridorunu kat ettikten sonra yoğun bakım ünitesinin önüne gelince Erdal bey durdu, iki kadına döndü: - Malumunuz, içeri girebilmeniz imkansız, pencereden görebilirsiniz. Feryal bir adım attı. Kapının üzerindeki dikdörtgen pencereden içeri baktı. Fidase hanımın bütün vücudu makineye bağlanmıştı. Kafası bütün olarak sargı bezleriyle sarılmıştı. Yüzü yer yer şişmişti. Ağzı yarı aralıktı. Gözleri kapalıydı. Feryal gördüğü manzara karşısında sarsılmıştı. Dudaklarını ısırdı. Yüreğinde yoğunlaşan merhamet duyguları göz pınarlarını tetiklemiş, gözleri dolu dolu olmuştu. "Zavallı kadın, kolay değil, iki evladının da başına gelenlere nasıl dayanır insan? Bu ne acı bir durum böyle, ne çaresiz bir hal?" Firuze hanım yavaşça omzuna dokundu genç kadının. - Burada durmanın bir anlamı yok kızım. Ben gereken her şeyi konuştum Erdal beyle. Biraz zaman geçtikten sonra bizim hastahaneye nakledeceğiz Fidase hanımı. Kendi yerimizde gerektiği kadar bakılır. Sonrasına sen karar vereceksin. Hiçbir akrabaları, yakınları yok mu bu insanların? Feryal başını iki yana salladı: - Bildiğim kadarıyla yok efendim. Varsa bile çok uzak akrabalar... Firuze hanım anlamlı bir şekilde gülümsedi: - Tabii onlar da tanımaz oluverirler böyle durumlarda. Varlık gitmiş, mal gitmiş, mülk gitmiş, muhtaç olmuşsun, kim tanır seni... Zavallı kadın... Feryal uzaklara baktı buğulu gözlerle: - Çocuklarımın babaannesi... Sanıyorum bana düşecek bundan sonrası. Firuze hanım takdirle baktı genç kadına: - Aferin yavrum! Hayat o kadar enteresan ki Feryal, kontrol edemiyoruz olanları... Baş hekimle vedalaşıp arabalarına kadar kol kola geldiler. Arabaya yerleştikten sonra Firuze hanım genç kadına baktı: - Tamer'e haber verecek misin? Feryal sanki duymak istemediği bir şey duymuş gibi yüzünü buruşturdu: - Sanmıyorum. Orada onu üzmekten başka bir şeye yaramaz bu. Cezaevi müdürüyle görüşeceğim. Duymaması için yardım isteyeceğim. Zaten moral olarak çok kötü. Daha kötü duruma düşsün istemem. Sanırım en doğrusu da bu. Kimseyle görüşmüyor zaten. Duyması imkansız. Firuze hanım bir müddet düşündükten sonra içini çekti: - Sen bilirsin yavrum. Nasıl doğru geliyorsa onu yap. *** Fidase hanım baş ucundaki doktorun sorularını anlayabilmek için zorladı kendini. Dudaklarını kıpırdatmaya çalışıyor ama zorlanıyordu. Doktor tekrar sordu: - Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Güçlükle cevap verebildi: - İyiyim... Başım... başım kötü... Doktor sevecen bir gülümsemeyle onun elini tuttu: - Tamam, onlar da geçecek... Fidase hanım zorladı kendini: - Berker.... Berker nerede? - Siz şimdi düşünmeyin onları, herkes iyi, siz iyi olmaya bakın. Bir süre bizim misafirimizsiniz. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.