Gülbahar, çok hassaslaşmıştı

A -
A +

Gülbahar rahatlamış bir şekilde eve gelen kocasının oturma odasındaki kerevetin üzerine uzanıp, çok geçmeden de derin bir uykuya dalmasıyla usulca yerinden kalkıp örtüsünü başına örtüp ayaklarının ucuna basarak dışarı çıktı. Sabah serinliği tertemiz bir havayı beraberinde getirmiş, soluklandıkça insanın içine ferahlık dolduran, insanı uyandıran ve kendine getiren bir tetikleyici görevini üstlenmişti. Koşar adımlarla köyün batı kısmına doğru yürüdü Gülbahar. İçindeki taş gibi sıkıntı gırtlağını sıkıyormuş hissini veriyordu. Zaten hamileliği yüzünden oldukça duygusallaşmış, hassaslaşmıştı son zamanlarda. Dokunsalar ağlıyordu. İki gün önce yağan şiddetli yağmur yüzünden çamur olan yollar hâlâ kurumamıştı. Nihayet küçük bir bahçenin içindeki uydurma çatısı olan evden ziyade kulübe denebilecek bir yapının önüne gelince iki tarafına bakınarak gıcırdayan bahçe kapısını itip içeri daldı. Sanki biraz şiddetli vurulsa yıkılacakmış gibi duran tahta kapıyı üç defa çaldı. Çok geçmeden içeriden gürültüler geldi. - Kim o? Sabah sabah, hayırdır inşallah? - Benim Ebe Abla... Gülbahar! Birkaç saniye sürdü kapının açılması. Geniş yüzlü, biraz kilolu saçlarında siyahtan çok beyaz olan sevimli bir kadın telaşlı bakışlarla süzdü genç kadını: - Hayrola Gülbahar, vakit mi geldi yoksa? Gülbahar davet beklemeden daldı içeriye. Arkasından biri kovalıyormuş gibi heyecanlıydı: - Ebe Abla, konuşmamız lazım... - Geç kızım, otur, hayırdır ne oldu sana böyle? Birileri peşinden mi koşturuyor? Derin derin soluklandı Gülbahar. Siyah gözleri buğuluydu: - Ebe Abla bana yardım et! Bana, bebeğime yardım et Allahını seversen. Senin eline düştüm... Ebe Abla dedikleri Pakize Hanım yıllardır köyün sağlık işlerinde köylüye yardım eden kadındı. Az çok elinden geliyordu ilk yardım. Bir ara, gençliğinde ilçede açılan bir kursa gitmişti. Oradan bir ilk yardım sertifikası, daha sonra Sağlık Bakanlığının açtığı kurslardan da ebelik sertifikası almıştı... O gün bu gündür ufak tefek meselelerde kimse uzağa gitmez Pakize'ye koşardı. Köydeki bütün çocukların ebe ablasıydı. Doktor Fazıl Sabri Bey geldiği zaman da onunla birlikte, ona yardımcı olarak sağlık ocağında çalışıyordu. - Ne olduğunu bir anlatsan... Gülbahar yutkundu, başını kaldırıp kadının gözlerinin içine baktı: - Davulcuların Haydar'ı öldürdüler. Pakize nefesini tutmuştu. - Sabah ölüsünü buldular köyün girişinde. Bu sözlerden sonra gözlerini suçlu suçlu yere eğdi Gülbahar. Tıkanmıştı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.