Zübeyde yüzünü buruşturdu kendisinden yemek isteyen kocasına: - Boğazından nasıl yemek geçer bilmem ki!.. Davut hışımla fırladı: - Zaten sinirlerim tepemde, bir de sen başlayıp iyice dellendirme beni... Kes sesini otur!.. Zübeyde mutfağa geçti. Hasan tedirgindi. Pencerenin önünden ayrılmıyordu. Davut onun asabi bekleyişini görünce laf attı: - Ne o, korkuyor musun? - Yok baba ne korkması! - Baksana, yüzünün rengi kaçmış. Kardeşin aslanlar gibi bitirdi işi... Sense titreyip duruyorsun. Kim ne yapabilir durduk yerde... Merak etme. Yarın gider jandarmaya bildiririm. Suç duyurusunda bulunurum. Hasan babasının yanına oturdu. Davut yan gözle baktı oğluna: - Başımıza iş açtı o şıllık! Bir kaçışıyla allak bullak etti bizi. Yakalarsam gözünün yaşına bakmadan vuracağım. Asıl gebertilmesi gereken o ama... Hasan babasının sözlerini daha fazla dinlemek istemediği için ayağa kalktı. - Ben bir su içeyim baba... Dışarı çıkınca derin bir soluk aldı. Mutfağa daldı. Zübeyde köşeye çekilmiş ağlıyordu. Hasan yaklaştı: - Ağlama ana! Hüseyin kurtarır kendini... Zübeyde başını kaldırdı, acı bir bakış fırlattı oğluna: - Hiç kafan çalışmayacak değil mi? Hiç düşünemeyeceksin, hiç fikrin olmayacak değil mi? Ot geldin ot gideceksin. Hüseyin kurtarır kendini ha! Aliye evlenir kocasını evini bilir ha? Yıkıl karşımdan, yıkıl git başımdan. Git ne halin varsa gör, uğraşamayacağım seninle. Hasan şaşkın bir şekilde çıktı mutfaktan. Annesinin ne demek istediğini anlamamıştı bile. Kendi kendine söylendi bahçeye giderken: "Ben ne yaptım şimdi yahu?" Bir sigara yaktı. Aklı Elif'te#di. Kızla konuşamamıştı ne zamandır. Bahçeden dışarıya süzüldü yavaşça. Sokak boyunca ağır adımlarla ilerledi. Eliflerin evinin önüne geldiği zaman arkaya dolandı. Genç kız genellikle bahçede olurdu. Zıplayarak çitin üstünden içerisini görmeye çalıştı. Gerçekten de oradaydı kız. Bulaşık duruluyordu çeşmede. - Elif.. kız, Elif... Genç kız şaşkınlıkla bakındı etrafına ve bir anda çitin arkasındaki Hasan'ı gördü: - Hii! Ne işin var senin burada? Elif korkuyla evine doğru bakıp çitin kenarına geldi: - Ne geldin Hasan buraya? - Seni görmeye geldim Elif. Her şey sarpa sardı. Öleceğim derdimden. Duydun değil mi olanları? Elif başını salladı: - Duydum ya... Hüseyin katil olmuş... Hasan başını iki yana salladı: - Vurmuş adamı. Şimdi de adamın oğulları benim peşimde. "Bunu kan temizler" diye haber yollamış. Vuracaklar beni. Elif gözlerini kocaman açarak baktı Hasan'a: - Tövbe de Hasan... Tövbe de... > DEVAMI YARIN