Huriye Hanım sandalyesine biraz daha yerleşti ve masaya doğru eğildi: - Yapayalnızsın yani, öyle mi? - Evet. Yapayalnızım, annemi yeni kaybettim. Dudak büktü kadın. Şüpheyle bakıyordu karşısındaki genç kadına: - Nerede kalıyorsun? - Çarşının sonunda bir otel var, Huzur Otel. Ama param sayılı. Bir iş bulmam lazım. Huriye Hanım başını salladı: - Doğru söylersin. Muhasebeden anlarım demişsin bizim oğlana! Serpil onayladı: - Evet, daha önce bir şirketin muhasebesinde çalıştım. Kadın arkasına yaslandı: - Bizim bir Zeki Ağabeyimiz var. Kendisi altmış yaşlarında. Burada sevilen sayılan bir kişidir. Bir muhasebe bürosu var. Seni onunla tanıştırayım bakayım. Belki o bir şeyler bulur. Biliyor musun, kimseye yapmam bunu, herkesin kendi meselesi kendine... Ama senin gözlerinde çok farklı bir ifade var, sanki çok acı çekmişsin, hayattan çok darbe yemişsin gibi geldi bana, ölümden öte her şeyin çaresi var kızım bu dünyada. Serpil dudaklarını ısırdı: "Ölümden öte her şeyin çaresi var!.." diye tekrarladı. Onun çaresizliği de ölüm değil miydi? Nasıl bir çıkmazda olduğunu haykırmak istedi bu Anadolu kadınına. Huriye devam etti: - Kalacak bir yer bulmak lazım sana kızım, sevdim seni, öyle mahzun bir halin var ki, ben kendi başıma yaşarım, babadan kalma iki katlı bir evim var. Bu çay bahçesi de babamdan kaldı bana. Evlendim bir kere ama yürümedi. Boşandım. Bir oğlum var, on dört yaşında. gel bizimle kal, can yoldaşı olursun hem. İstersen tabii. Bu biraz da güven meselesidir. Gel bu akşam misafirim ol! Bak bakalım evimizin havasına. Serpil günlerdir ilk defa kendisini sevindiren bir şeyler duymuştu. Heyecanla atıldı: - Gelirim Huriye Abla. Sen de beni tanırsın. - İyi ya o zaman, gel içeriye, benim odada oturalım, laflarız biraz. Şimdi mevsimi olmadığı için erken kapatıyoruz. Ama yazın gece ikiden üçten önce kapanmaz bu bahçe. Şimdilerde akşamları pek oturulmuyor, hava soğuyor ne de olsa. Ama yazın, kavruluruz, göreceksin sen de. Yarın sabah da Zeki Abiye götürürüm seni. Konuşursun, olmazsa da üzülme, bir çaresine bakarız. Eğer beğenirsen bizim evi yarın kesersin otelle ilişkini. Anlaştık mı? Birlikte kalktılar. Serpil sevinçten yaşadıklarını bir an için de olsa geri plana atmıştı. Çay ocağının yanındaki prefabrik odanın kapısı açıktı. Huriye içeriye girip kapıyı tuttu: - Buyur bakalım, bir de adını öğrenelim senin? Kimsin, ne diye sesleneceğiz sana?.. > DEVAMI YARIN