"Haydi kızım işimiz çok!.."

A -
A +

Avukat Harun Hüseyin'e sorular soruyordu: - Bu gasp işinde bir rolün olmadığını iddia ediyormuşsun. Sorgulamana şöyle bir baktım. Hüseyin omuzlarını kaldırdı: - Ben yapmadım. Ben kimseyi gasp etmedim. Aliye ağabeyinin elini sıktı: - Biliyorum ağabey. Sana inanıyorum ben. Ama daha önce bir suçtan aranıyorsun biliyorsun. Sanıyorum şimdi o davadan da yargılanacaksın. Hüseyin acı bir şekilde gülümsedi: - Evet... Ali Rıza'yı öldürdüm. O gün bugündür kaçıyorum. Sokaklarda yattım, süründüm, doğru dürüst bir işe giremedim. Doğru dürüst yaşayamadım. Bütün bunlar... Aliye atıldı: - Olan oldu ağabey, bundan sonrasına bakalım artık. Seni buldum ya... Neyse cezanı çekersin, sonra ben buradayım. Hep yanındayım artık senin... Bu sırada kapının yanında beklemekte olan polis memurunun sesi duyuldu: - Mahkeme saati geldi. Zanlıyı götüreceğim şimdi. Aliye ayağa kalktı: - Tamam ağabey, biz de geliyoruz mahkemeye. *** Mahkemede beklendiği gibi tutuklama kararı çıkmıştı. Hüseyin, Ulucanlar Ceza Evine gönderilecekti. İki jandarma nezaretinde salondan çıkartılırken Aliye koştu arkasından: - Ağabey... Bazı bürokratik işlemler var, onları hallettikten sonra geleceğim. İhtiyaçlarını tespit et, hemen getiririm. Kendine iyi bak. Ben hakimlerle de konuşup seni bilgilendiririm. Merak etme. Hüseyin mahcup gülümsedi: - Hâlâ inanamıyorum biliyor musun? Aliye eğilip yanağından öptü ağabeyinin: - İnan ağabey... İşte buradayız... Jandarmaların nezaretinde ilerledi Hüseyin. Harun Aliye'nin omzuna dokundu: - Haydi kızım, çok işimiz var... Tam bu sırada yanlarına yaklaşan Oğuz Türel'i fark ettiler. Harun bey elini uzattı hemen: - Merhaba Oğuz Bey... Ben de sizi arayacaktım. Sanıyorum aynı davada buluşuyoruz. Oğuz Türel'in yüzü asıktı. Aliye'ye baktı: - Sizin o mahkumu öptüğünüzü gördüm... Aliye üst dudağını ısırdı. Derin bir nefes aldıktan sonra açıkladı: - Yanlış görmemişsiniz efendim. O zanlı benim ağabeyim. Oğuz Türel'in yakışıklı yüzü bir anda gerildi. Duyduklarına inanamamış gibi gülümsedi: - Şaka yapıyorsunuz herhalde... Aliye başını kaldırdı: - Hayır efendim, şaka yapmıyorum, Hüseyin Çelik benim öz ağabeyim. Yıllardır kendisiyle görüşememiştik. Zaten size açıklamam gereken şeyler vardı. Bugün veya yarın anlatacaktım hayatımdaki bilinmeyen dönemleri. Ama ilginç bir tesadüf oldu. Benim için şartları açısından belki acı ama yine de mutlu bir tesadüf. Ağabeyimi buldum. Oğuz Türel yüzünü buruşturdu: - Aliye Hanım, bu insan bir katil... Aranan bir katil... Aliye içini çekti: - Maalesef. Bunu da biliyorum. İnsanların hayatlarında yanlışlar olabilir, siz avukatsınız, bunu benden çok daha iyi bilirsiniz... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.