Herkes olay yerine koştu!

A -
A +

Hasan olayları duyduğu zaman adeta şok geçirdi. Aliye'yi aramaktan döndüğü zaman dükkanın önündeki kalabalığı görünce koşmaya başlamıştı. Neler olup bittiğini muhtardan öğrendi. Başını ellerinin arasına alıp olduğu yere çömeldi. Ali Rıza'nın cansız vücudu gazete kağıtlarıyla örtülmüştü. Köyün erkeklerinin neredeyse tamamı olay yerindeydi. Ayrıca çocuklar ve olayı duyan kadınlar da doluşmaya başlamıştı. Öğretmen Necla hanım meydana çıkan yolda göründüğü zaman olayın üzerinden yarım saat kadar geçmişti. Necla hanım koşar adımlarla geldi: - Aman Allah'ım... Aman Allah'ım... Muhtar yanına yaklaştı: - Hüseyin yapmış. Hakaret etmiş adam. Alacak verecek davası... Gençlik işte. Gençliğin verdiği delilikle bu işi yapmış. Davut Ağayı götürdü jandarma. Hüseyin kaçtı. Arıyorlar. Necla hanım dudaklarını ısırdı. Gözlerini yerdeki gazete kağıdıyla örtülü şişkinlikten alamıyordu. - Zübeyde hanımın haberi var mı? - Yok herhalde öğretmen hanım... Siz haber verseniz kadına... - Tamam muhtar. Ben hallederim. Necla hanım koşar adımlarla uzaklaştı olay yerinden. Haber hızla duyuluyor, köylüler akın akın olay yerine doğru koşuyorlardı. Davut Ağanın bahçe kapısını çaldı Necla hanım. Uzun bir süre bekledi. Bir kez daha çaldı. Neden sonra içeriden tıkırtılar duyuldu. Zübeyde hafifçe araladığı kapının ardında Necla hanımı görünce heyecanla atıldı: - Öğretmen hanım, yoksa Aliye'mden haber mi var? - Aliye iyi Zübeyde Hanım. Başka şey için geldim. Pek iyi bir haber değil. Senin oğlan... Hüseyin... Zübeyde hanımın yüzü kasıldı, gözlerini kıstı: - Ne oldu öğretmen hanım Hüseyin'e? Necla öğretmen derin bir nefes aldı: - Zübeyde kardeşÖ Hüseyin Ali Rıza'yı bıçaklamış. Kadın şaşkın bir şekilde baktı öğretmenin yüzüne. Dünyanın altında kalmış, ağırlığından ezilmiş gibi hissediyordu kendisini. Fısıldadı boğuk bir sesle: - Ölmüş mü? Necla Hanım başını önüne eğdi: - Maalesef Zübeyde kardeş. Maalesef ölmüş... Gözlerini kapattı Zübeyde. Kolları yanına düştü. Duvara yaslandı. Benzi bembeyaz olmuştu. - Yandı yavrum... Yandı, katil oldu... Necla hanım onun omuzlarından tuttu: - Ne olur Zübeyde... Sağlam durmaya çalış. Hüseyin kaçmış Zübeyde, jandarma arıyor, Davut'u jandarma götürmüş. Ne olacak şu anda bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey sen sağlam durmalısın... Zübeyde hanım gözlerini tek bir noktaya dikmiş ileri geri sallanıyordu. Mırıldandı ümitsizce: - Ah Davut, yaktın çocuklarımı... Ah Davut, yaktın ailemi, yavrularımı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.