Herkesin gözünde mutluluk vardı... (Kördüğüm-73-)

A -
A +

O sırada Saliha hanım girdi içeriye. Rengi sapsarıydı. Şaşkın bir şekilde kızlarına döndü: - Kızlar çay koyun, hemen bir şeyler hazırlayın ikram edecek. Aman ya Rabbi, şu başıma gelene bak... Seda kalbinin atışını kontrol altına alamıyordu. Göğsünden fırlayıp çıkacak gibiydi adeta. Ceyda'ya doğru eğilip fısıldadı: - Emre de mi geldi? Ceyda "evet' anlamında başını salladı gülerek. Bu sürpriz herkesin elini ayağını karıştırmıştı. *** Rıfat beylerin oturma odasındaki fazla eşyalar dışarı çıkartılmış, fazladan sandalyeler konmuştu... Rıfat bey bir köşede Cavit ve Halil beyle koyu bir sohbete girmişti. Diğer tarafta ise hanımlar kendi aralarında konuşuyorlar, arada bir kahkahalar atıyorlardı. Emre ile Kaan ise yan yana oturmuşlar Ceyda'nın esprileri ile gülüşüyorlardı. Masanın üzerinde birbirinden leziz olduğu görünüşlerinden belli olan yiyecekler sıralanmış, şişeler dolusu meşrubatlar dizilmişti. Eda ile Seda ise odalarında hararetli bir hazırlık içindeydiler. Kendi aralarında yapmayı kararlaştırdıkları yüzük takma töreni için toplanmıştı üç aile. O gece Cavit bey Rıfat beyi ikna etmiş, Emre'nin anne ve babası da oğulları için Seda'yı istemişlerdi. Sonunda iş tatlıya bağlanmış Rıfat bey iki kızını da vermişti. Bir arada yapılacak bir yüzük töreni için anlaşmışlar, ertesi gün hemen çarşıya çıkılmış, alış veriş yapılmış, alınacaklar alınmıştı. Emre bir ara Seda ile yalnız kalabilmişti. Kendisinden o güne kadarki oyalamaları için özür dilemiş, kendisini çok beğendiğini ve evlenmek istediğini bizzat söylemişti. Bir ara da Ceyda'nın yanına gelmiş, mahcup bir tavırla söz vermişti ablasını mesut etmek için elinden geleni yapacağına dair. Ceyda gülümsemişti Emre'ye: - Gözüm üzerinde olacak enişte bey, ben olanlardan ablama hiç bahsetmedim, hiç bahsetmeyeceğim de. Bütün istediğim onun mutlu olması. - Sen çok akıllı bir kızsın... diye cevaplamıştı Emre bu sözleri. Yüzükleri Rıfat bey taktı. İki kızının da parmaklarına altın halkaları geçirirken sesi titremiş, gözleri dolmuştu. Damatlarını öperken ikisinin de kulağına fısıldadı: - Onları mutlu edin... El öpme ve tebrik faslından sonra hep birlikte masaya yönelmişlerdi. Gece boyunca keyifli dakikalar geçirdiler. Eda ve Seda'nın gözlerinde mutluluk vardı. Kaan ise gözlerini nişanlısından ayıramıyordu. Genç kız kendisine çok yakışan sade bir elbise ile hakikaten çok güzel görünüyordu. Seda ise açık sarı abiye elbisesinin içinde herkesi kendisine dönüp baktıracak bir görüntü sergiliyordu. Cavit bey onlara bir kere baktıktan sonra döndü odadakilere: - Gelinlerimiz peri kızları gibi maşallah. Oğullarımız da prens gibi Allah bağışlasın.... Allah mutlu etsin. Bir yanlışlık yaptık ama, olsun be Rıfat bey, Emre de benim oğlum sayılır, gelinleri karıştırdık sadece... Eee bu kadar güzellik karşısında bu şaşkınlık normaldir ama... Kahkahalar yükseldi. Herkesin gözlerinde mutluluk vardı. Ceyda yüzünü buruşturarak atıldı: - Keşke şu talebe evinde üç kişi kalsaydınız da daha bir kördüğüm olsaydı her şey. Saliha hanım hem şaşkın, hem kızgın hem de mahcup bir şekilde misafirlerine baktı. Ancak Ceyda gibi bir fettan kızın yapabileceği bu espriden sonra bir kahkaha tufanı kopmuştu... Artık orada bulunan herkes mutluydu... SON

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.