İki yeğenini de çok sevmişti... -39-

A -
A +

Berker "aldırma" der gibi bir işaret yaparak girdi. Etrafına bakındı. Gülümsedi: - Yenge, burası aslında sıcacık. O kadar sevimli ki... Senin kişilik sahibi bir insan olduğunu tahmin ediyordum zaten. Nerede ufaklıklar? - Uyuyorlar... Bugün oldukça yorgunlar. Bütün gün kreşteydiler.. Akşama kadar oyun oynadılar. Ben bugün işe başladım. Genç adam takdirle baktı Feryal'e: - Olanları duydum yenge! İnan ki çok üzüldüm. Böyle olmasını istemezdim. Ama bir yandan da memnun oldum. Birilerinin bizimkilere bir şeyleri anlatması gerekiyordu. Tabii anlarlarsa... Onların bütün değerleri bir tek şey üzerine kurulmuş, ağabeyimi de kendilerine benzetmeye çalışıyorlar. Feryal içini çekti. Suskunlaşmıştı. Yerinden kalkıp çay koymak için mutfağa gitti... Feryal bardakları doldururken içeriden bir tıkırtı duydu. Tepsiyi alıp odaya gidince Berker'in olmadığını fark etti. Merak içinde çocukların yattığı odaya yönelince genç adamı iki yeğeninin baş ucunda onların saçlarını okşadığını gördü. Bir süre sessizce seyretti kayınbiraderini. Berker onun geldiğini fark edince gülümsedi: - Allah'ım, ne şeker şeyler bunlar böyle... Dünya tatlısı ikisi de... - Çok şükür Berker, ikisi de uslu çocuklar. Hele Ozan, büyük insan gibi. Birlikte oturma odasına geçtiler. Çaylarını yudumlarlarken Feryal dayanamadı, usulca sordu: - Tamer nasıl? Genç adam dudak büktü: - İyi diyemem yenge. Ağabeyim kişilik olarak çok sağlam temelleri olmayan bir insan. Güçsüz. Babamdan hayatı boyunca korktu. Onun tehditlerinden hep çekindi. Ama şimdi kararlarının arkasında duramadığı için kendine öfkeli olduğunu sezinliyorum. Benim ağabeyim hayata karşı cesur değil. Seninle evlendiğini duyduğum zaman, "hah, bizim oğlan nihayet zincirlerini kırdı" demiştim ama yanılmışım. Uzaktan kumandalı robot gibi dolaşıyor. Babamın bir uydusu sanki. Onun hakaretlerine sesini çıkartamıyor. Onun öfkesinin altında eziliyor. Özünde iyi çocuktur ama yine annemin babamın suçu, öyle pısırık, kendine güvensiz yetiştirdiler onu. Feryal içini çekti: - Çocukları istediği zaman gelip görebileceğini söylemiştim, ama hiç aramadı daha. - Korkuyor Yenge, senin karşına çıkmaktan korkuyor. Neden bilmem, suçluluk duygusu diyebilirsin, kaçış diyebilirsin ama korkuyor... Yoksa çok özlemiş ufaklıkları. Üzülmüştü Feryal. Berker'e bir bardak daha çay doldurdu. Genç adam sordu: - Nerede çalışıyorsun yenge? - Halil Rıfkı Yiğitalp Özel Hastahanesinde. İnsan Kaynakları servisinde. Çok kolay buldum işimi. Hiç zorlanmadım. Gülümsedi sevimli bir şekilde: - Biraz da şansım yardım etti diyebilirim... diye ekledi ve olanları; Firuze hanımla tanışmasını anlattı. Berker merakla dinlemişti hikâyeyi. Sonunda arkasına yaslandı: - İşte benim ailemin anlamadığı insan olmanın, iyiliksever olmanın, insana değer vermenin mükafatları... Bunu babama anlatsan kahkahalarla güler, alay eder. Çünkü nasibini almamış. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.