Seda'nın kalbi fırlayacakmış gibi atıyor, dili, damağı kuruyordu. Birden kapıdan içeri giren Emre'yi gördü. Genç adam uzun boyu, dalgalı saçları ile oldukça yakışıklı görünüyordu. Gülümseyerek genç kızın oturduğu masaya doğru ilerledi. Sandalyeyi çekip oturdu: - Merhaba Seda, beni meraklandırdın, bir şey mi oldu? Genç kız mahcup bir tavırla başını salladı: - Rahatsız ettim biliyorum, ders çalışıyordun ama bazı şeyleri konuşmamız lâzım. Belki sana çok saçma gelecek fakat dün akşam bazı şeyler oldu. Emre meraklı bir şekilde öne doğru eğildi: - Seni dinliyorum Seda.... *** Eda, dik yakalı yeşil bir kazak giymiş televizyon seyrederken atıştırmak için çerez almak üzere caddedeki kuruyemişçiye doğru hızlı adımlarla ilerliyordu. Tam köşe başında gördü bir gün önce pastahanede rastladığı genci. Delikanlı yine yüzünde aynı tebessümle kendisini izliyordu. Adımlarının karıştığını, dizlerinin titrediğini hissetti genç kız. Nereye bakacağını şaşırdı bir an. Sonra da kendisini böylesine karıştıran duyguların oluşmasına sebep olduğu için öfke ile baktı delikanlıya. Kaan birkaç adım attı ona doğru. Eda ani bir hareketle durdu ve genç adamın yanına gelmesini bekledi. Kaşları çatık ve yüzünde son derece ciddi bir ifade vardı. Kaan, tebessüm ederek: - Merhaba, benim adım Kaan, sizi bekliyordum... Eda kendinden emin bir tavırla başını kaldırdı: - Neden? Neden bekliyordunuz beni? Kaan şaşırmıştı, kekeledi: - Şey... Sizinle tanışmak istemiştim sadece... - Bakalım ben sizinle tanışmak istiyor muyum? Kaan afallamıştı. Böylesine sert ve kendinden emin bir tavır beklemiyordu. - İnanın kötü bir niyetim yok... Dün sizi gördüm ve çok hoşlandım, arkadaş olmak istedim sadece. Rahatsız ettiysem özür dilerim küçük hanım. Eda dikkatle baktı delikanlının yüzüne, hafifçe gülümsemekten kendini alamadı. Onun suçlu bir çocuk havasına girmesi çok sevimli görünmüştü gözüne. Başını hafifçe yana doğru çevirdi. - Hani, rahatsızlık değil de... Şey... Garip geldi bana... Kaan kendiliğinden genç kızın yanında yürümeye başlamıştı: - Biliyorum, anlamsızca davrandım, tekrar özür dilerim. Benim adım Kaan... - Söylemiştiniz. Kaan sessiz kaldı bir müddet. Sonra hafifçe fısıldadı: - Sanırım siz bana adınızı söylememekte kararlısınız... - Adımı söylersem tanışma teklifinizi kabul etmiş olacağım, bu kendimle ters düşmek olmayacak mı? Genç adam hayretle baktı genç kıza. Tahmin ettiğinden çok daha farklı bir kızdı doğrusu. Onun yüzündeki ifadeden güçlü bir karaktere sahip olduğu belliydi ve bu konuşmalarıyla da ispatlanıyordu sanki. - Haklısınız... İstemiyordunuz benimle tanışmayı değil mi? > DEVAMI YARIN