Kazım bey anlatıyor, Firuze hanım da dikkatle dinliyordu: -Bu arada bir sene önce annesini kaybetmiş Feryal. Şimdi annesinden kalan gecekondu gibi bir evde oturuyor. İki evladının sorumluluğunu yüklenmiş, bu hayata devam edebilmek için bize müracaat etmiş. Başka hiçbir geliri yok. Eşinden ayrılırken bir tek kuruş talep etmemiş ve almamış. Nafaka da istememiş. Kendi gücüyle yaşamayı tercih etmiş. Bu konuda sanırım eşinin ailesiyle büyük problemler yaşamış. Seyfi bey ve eşi gelinlerini servetlerine göz koymakla suçlamışlar... Firuze hanım dikkatle dinlemişti yaşlı müdürün anlattıklarını. Hiçbir yorum yapmamıştı. Arkasına yaslandı, kakaosundan bir yudum aldı. Sonra otoriter bakışlarını çevirdi Kâzım beye: - Teşekkür ederim Kâzım bey, birlikte çıkalım, hastahaneye gidelim. Görüşmek istiyorum Feryal'le. *** Feryal bilgisayarı kapatıp masasını toparladı. Suna hanım çantasını alıp ayağa kalkmıştı bile. - Haydi bakalım Feryal'ciğim. Meraktan öleceğim ama ancak yarın öğrenebileceğim neler olduğunu. Ama sakın canını sıkma her ne olursa olsun, hayat her zaman bize gülücükler yollamıyor. - Sağol Suna abla. Heyecandan bacaklarım titriyor inan ki... Feryal, Hakan'la da vedalaşıp Kâzım beyin odasına yöneldi. Kapıyı hafifçe tıklatıp içeri girdi: - Geldim efendim. - Hoş geldiniz Feryal hanım. Sizinle sekizinci kata çıkacağız. Hastahanemizin sahibi Firuze hanım sizinle görüşmek istiyor. Feryal şaşırmıştı! Bugün gündüz Suna'nın anlattıkları aklına gelince bu görüşme isteğine hiçbir anlam veremiyordu. Tedirgin ve heyecan içinde mırıldandı: - Peki efendim. Kâzım bey telefona uzandı ve dahili hattan Firuze hanımın odasını aradı: - Hanımefendi, müsaitseniz Feryal hanımı getireceğim. Olumlu cevap almış olacak ki ayağa kalktı ve telefonu kapattı: - Buyurun Feryal hanım, gidelim. Feryal asansöre doğru ilerlerken cesaretini toplayarak sordu yaşlı müdüre: - Affedersiniz Kâzım bey, bir şey sormak istiyorum. - Buyurun Feryal hanım? - Firuze hanım bütün elemanlarıyla böyle görüşür mü? Kâzım bey gülümsedi. Asansörün sekizinci kat düğmesine basmıştı. - Hayır hanımefendi. Pek olağan bir şey değildir bu tavır. Onun ne düşündüğünü bizim anlamamız mümkün değildir. O kararlarını kendisi verir ve bize de uygulamak düşer. Bu cevap Feryal'i rahatlatmamış, daha da gerginleştirmişti. Sekizinci kata geldikleri zaman kalbi fırlayacak gibi atıyordu. Kâzım beyin peşinden koridor boyunca ilerledi. Koridorun sonundaki büyük kapının önünde durdular. Kâzım bey ceketinin düğmelerini ilikleyip kapıyı hafifçe tıklattı. İçeriden "Giriniz!" diye tok bir ses duyuldu. Kapıyı aralayıp başını uzattı içeriye: - Hanımefendi? - Gelin Kâzım bey... Girin içeri. DEVAMI YARIN