Kırgın bir yüzle baktı kardeşine (Kördüğüm -47-)

A -
A +

Eda gözlerini kısarak baktı kardeşine: - Kütüphaneden dönerken gördüm. Biraz oturduk bir kafede. Ceyda muzip bir şekilde gülümsedi: - Ooo, desene işler iyi! Kızgın bir şekilde süzdü kardeşini Eda: - Ne demek o? Bir saat kadar oturup konuştuk işte. - Neler anlatıyor? Eda'nın yüzündeki kızgın ifade kayboldu. Yumuşak bir sesle: - O kadar duygusal ki... Küçük bir çocuk gibi. Naif, kırılgan... Ceyda arkasına yaslanıp mutlu bir ifade ile dinliyordu ablasını. Eda devam etti: - Bir ev arkadaşı varmış, bir kızla tanışmış, kızı kandırıyormuş, evlenmek vaadiyle falan. O nedenle öfkeli arkadaşına. O kadar içten bir üzüntüsü var ki... Bunu anlattı. Ceyda gözlerini kapattı: - Kimin ne düşündüğü belli olmuyor ki maalesef. Eda söz aldı: - Şimdi hakikati söylemek gerekirse, genç kızlar da hatalı bu konuda... Mesela bak Seda ablama... Bir insanla tanıştı, kim olduğunu, huyunu, suyunu bilmeden onunla evlenmek için ayağa kalktı. Kimdir bu adam? Neyin nesidir, kimin fesidir? Hangimiz hakkında onun söylediklerinden başka bir şey biliyoruz ki? Seda dudaklarını ısırdı, kırgın bir ifadeyle baktı kardeşine. İtiraz etmek istiyor ama beyninde sakladığı düşüncelerinin kardeşininkilerle aynı olduğunu fark ettiği için savunamıyor, daha doğrusu kardeşinden çok kendisine sinirleniyordu. İçindeki kuşkular son haddindeydi. Anlayamadığı bir tedirginlik yaşıyordu. Emre'ye güvenmediğini hissetti. Çaresiz bir şekilde baktı kızların yüzüne. Ceyda ablasının bu haline üzülmüştü. Yerinden kalkıp onun yanına geldi, kolunu omzuna atarak başını yasladı. Seda'nın gözleri dolmuştu, içini çekerek gözlerini yere indirdi: - Aptalca davranıyorum değil mi? Ceyda irkildi: - Saçmalama Seda abla, neden aptalca davranasın ki? - Aptalca davrandığımı biliyorum, Eda haklı, kim olduğunu, ne olduğunu bilmeden, tanımadan etmeden kalkıp adama benimle evlen dedim, evlenmezsen bir daha beni göremezsin dedim. Ne onur kırıcı bir şey... Seda ağlamaya başlamıştı. Omuzları sarsılıyordu. Elleriyle yüzünü kapatmış, hıçkırıyordu. Ceyda öfkeli bir şekilde Eda'ya baktı: - Hep senin yüzünden, dan dan konuşuyorsun. Eda ellerini iki yana açtı: - Ben ne dedim ki? Doğrular her zaman acıtır demişler... Omür boyu ağlayacağına şimdi ağlasın... ben onun iyi olmasını istemez miyim? Ben mutlu olsun istemez miyim? Ceyda ses çıkartmadı. Usul usul ablasının saçlarını okşamaya devam etti. Neden sonra kararlı bir şekilde ayağa kalktı, mağrur ve kendinden emin bir şekilde adeta haykırdı: - Ben bu insanın kim olduğunu, nasıl biri olduğunu öğrenirim. Hiç merak etme sen... Seda ağlamasını keserek kardeşine baktı merakla: - Nasıl yani? Ne yapacaksın? Ceyda pencereye doğru yürüdü: - Hiç merak etme sen dedim. Elbet bizim de kendimize göre yöntemlerimiz vardır. Eda bu sözleri gülerek dinliyordu. Seda'yla göz göze geldiler. Bu bakışlarda sevgi vardı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.