Hülya şaşkınlıkla baktı genç adama. Onun yüzündeki acı dolu ifadeden etkilenmişti. Dudaklarını ısırdı. Eliyle karşı tarafı işaret ederek: - Şurada kamelyamız var. Hem rüzgâra karşı korunaklıdır. İsterseniz orada oturalım. Tamer başını sallayarak genç kızın işaret ettiği istikamete doğru yürüdü. Biraz sonra yuvarlak kamelyada çepçevre konulmuş sedirin üzerinde oturuyorlardı. - Kahvemizi burada içebiliriz arzu ederseniz... - Tabii ki, sanırım daha iyi olur. İçeri girmek istemiyorum çünkü. Hülya masanın üzerindeki zile bastı. Birkaç dakika içinde sanki gökten inmiş gibi beliriveren uşağa kahveleri söyledi, sonra ellerini göğsünde kavuşturarak genç adama dikkatle baktı: - Konuşmak ister misiniz? Tamer bitkindi. Neden bu kadar hassaslaştığını kendisi de bilmiyordu. Dokunsalar ağlayacak gibiydi. Günlerin birikimi kendisine ılımlı yaklaşan bir dost görünce boşalmaya hazırlanmış, bütün yaşadıkları gözpınarlarına yaş olarak gelip yerleşmişti. Acı bir ifade ile Hülya'nın yüzüne baktı: - Konuşmak neye yarar ki artık Hülya? Size adınızla hitap edebilirim değil mi? Genç kız gülümsedi: - Tabii ki ben de size Tamer diyeceğim. Tamer o sırada gelen uşağın kahve servisini yapmasını bekledikten sonra onun uzaklaşmasıyla devam etti sözlerine: - Neden böyle oldu bilmiyorum. Benim karım hiçbir şey yapmadı. Zaten bir şey yapmasına da izin verilmedi ki... İki tane dünya güzeli yavrum var. Onları özlüyorum Hülya... Benim için çok önemlilermiş. Ama artık bitti. Hülya şefkatle baktı genç adamın yüzüne: - Onları istediğin zaman göremiyor musun? - Tabii ki görebiliyorum. Zaten eşim de mahkemenin belirlediği günlerle sınırlı kalmamamı, arzu ettiğim zaman çekinmeden gidip görebileceğimi söyledi. Hülya mırıldandı: - Olgun bir hanımmış demek ki... Gözlerini kıstı Tamer acıyla: - Dedim ya, hatasızdı. Benim yüzümden oldu. Kaldıramadım, annem ve babamla eşim arasında kaldım, mücadele edemedim. Taşıyamadım onun sorumluluğunu. O da dayanamadı, haklıydı. Benim çok paramın olmasının ona yeteceğini düşündüm aynı babam gibi. Ailemden çekindiğim için ona ilgi gösteremedim.Her iki tarafa da suçlu hissettim kendimi. Ezildim Hülya. Onu da ezdim. Hülya acıyarak baktı genç adama. Onun duygularını anlayabilecek kadar hassas bir kızdı. *** Feryal çocuklarını yatırdıktan sonra dikkatle Ayşe hanımdan ödünç aldığı ütü ile ertesi gün giyeceği kıyafetleri ütüledi, evini toparladı. Birkaç kap yemek yapıp buzdolabına koydu. Akşam iş dönüşü geldiğinde her şeyi hazır olsun istiyordu. Çok heyecanlıydı. Kendine güvenmek istiyor ama hayatının bu en önemli devresine başlarken içindeki korkulardan da kolay arınamayacağını fark ediyordu. İki oğlunun mışıl mışıl uyuduğunu görerek sevgiyle gülümsedi onlara. Yatağına uzandı. Yarın yepyeni bir gün olacaktı. DEVAMI YARIN