Necla Hanım çok üzgündü

A -
A +

Süheyla Hanım sesini çıkartmadı. İçindeki huzursuzluğu göz ardı etmeye çalışarak derin bir nefes aldı. Oğuz Beyin olanları anlatmasıyla oğullarına karşı tepkilerini koymuşlardı. Barış olanları duyduğu zaman şaşkınlığını gizleyememiş, duyduklarına inanamamıştı. Artık olayları beklemekten başka çare yoktu. *** Aliye ağlamaklı bir sesle anlatıyordu olanları. Necla Hanım onu teselli etmek için yanına gelip saçlarını okşadı. Şefkat dolu bir sesle mırıldandı: - Sevinmelisin Aliye, ağabeyini buldun. Hüseyin iyi çocuktur, talihsiz bir olay yüzünden hayatını mahvetti ama hiç olmazsa yaşadığını öğrendin. İnsanın kanıyla bağlı olduğu insanların varlığını bilmesi güzel şeydir kızım. Biliyorum, durumu hiç kolay değil ama... Aliye hıçkırdı: - Onu kurtarabilmemiz mümkün değil Necla abla. Hiç şansı yok. Ağabeyimin bu son gasp olayına karışmadığını biliyorum. Onu parkta gören polisler kimsesiz, başıboş dolaşan bir insan olduğunu görünce şüphelendiler. Üzerine kalacak her şey. Harun ağabeyle konuştuk, en az on, on iki sene yiyebilir dedi. Bu çok uzun bir zaman. Zaten anladığım kadarıyla sağlığı da iyi değil. Sürekli öksürüyor ve yüzü sapsarı. Mübeccel Hanım atıldı: - Üzme kendini kızım, af falan çıkar bakarsın. Zavallı çocuk, kaderi böyleymiş ne yaparsın!.. Aliye derin bir şekilde içini çekerek yere eğdi gözlerini. Ardından usulca mırıldandı: - Oğuz Beyin tutumu da çok üzdü beni. Şaşırdım, ama kırıldım çok fazla. Necla Hanım sinirle ayağa kalktı: - Bu tür okumuş, kültürlü insanların böyle zihniyetler içinde olmasına akıl erdiremiyorum doğrusu. Müşerref Hanım Aliye'ye baktı dikkatle: - Ne yapmayı düşünüyorsun kızım? Genç kız omuzlarını kaldırdı: - Ne yapabilirim ki Müşerref Anne! Tabii ki Barış meselesini kapattım. Barış istese bile olamaz. Onun babası eğer böyle bir yaklaşım içindeyse saygı duymak zorundayım. Asla bu konuda bir ısrarım ve bahanem olamaz. Herkes kendi yoluna gider. Umarım Barış da bunu anlayışla karşılayacaktır. Necla Hanım çok üzgündü: - Bu ne biçim dünya böyle! Sabır ver, ya Rabbi!.. Aliye ayağa kalktı: - Üzülmeyin, ben bunu aşabilecek güçteyim. Beni ben olduğum için sevecek ve kabullenecek biri elbet karşıma çıkar. Çıkmasa da önemli değil. Sizlerin bana öğrettiği en önemli şey ayakta durabilmem ve kendi kendime yetebilmem. Bu dünyada insana en önemli fayda önce kendisinden geliyor. Oğuz Beylerin anlayışları böyle. Onlar da kendi çaplarında haklılar tabii ki. Bu yüzden onları suçlayamam. Bu bir değer meselesi. Anlayış meselesi. Hiç kimseyi sahip olduğu değerler için suçlayamayız. Onların önem verdiği şey kadar benim de önem verdiğim şeyler var. Mesele karşılıklı olarak bunlara saygı duyabilmek. Şu anda benim tek düşüncem ağabeyimi en az ceza ile kurtarabilmek. Tam bu sırada çalan sokak kapısının ziliyle irkildiler. Şaşkın bir şekilde birbirlerine baktılar!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.