Turgay koğuşun en dibindeki yatakta uzanmıştı. Koluyla gözlerini kapatmış, dudaklarını ısırmış, öylece düşünüyordu. Birden yatağının ucuna ilişen genç adamı fark etti. Merakla, biraz da öfkeyle baktı onun yüzüne. Adam gülümsedi: - Geçmiş olsun kardeş... Turgay homurdandı. Yeniden kolunu gözlerinin üzerine koydu. Adam yılmadı, konuşmaya devam etti: - Arkadaşlar gardiyandan duymuşlar hikâyeni, korkma çok kalmazsın burada. Belki birkaç hafta, belki birkaç ay... Sıkma canını. Ben de çok kalmayacağım. Turgay meraklanmıştı. Gözlerini kısarak baktı yüzüne: - Sen neden buradasın? - Ben evleneceğim kızı kaçırdım... Eh, bilirsin kız kaçırınca on sekizini doldurmamışsa içeri girersin. Biz de girdik. Ama çok kalmam. Kız tarafıyla anlaşmaya çalışıyoruz. Eğer kabul ederlerse hemen nikâh yaptıracağım. O zaman çıkarım buradan. Gönül işte be kardeş. Yıllardır bir su gibi akıp gitti gönlüm Şerife'ye... Ondan başkasına dönüp bakmadım hiç. Ne zaman duydum ki babası bir başkasıyla everecekmiş, hemen işe koyuldum, kaçırdım. Şerife'm de gönüllü geldi benimle ama fazla uzağa gidemedik. Anası zaten hasta. Babası da paragöz bir adam. Bir şekilde kandıracağız artık. Benim kimim kimsem yok diye böyle davranıyor. Kendime yetiyorum Allah'a şükür. Eksik olmasın köyün muhtarı ikna etmeye çalışıyor babasını. İnşallah kabul edecek ama... Turgay bu genç adamın iyi niyetine şaşırmıştı. Sürekli gülümseyen bir yüzü vardı. Kalkıp yatağının içinde oturdu: - Nerelisin sen? - Gökovalıyım. Ama Datça'da, Ovabükü'nde bir küçük yerim var. Rahmetli babadan kalma. Derme çatma ama iyi iş yapar yazın. Ruhsatı da var. Çay, kahve falan... Geçinip giderim işte. Yaz gelmeden daha Nisan gibi falan giderim oraya. Taa ekim ayına kadar kalırım. Yıllık nafakamı toplarım ne toplarsam işte. Sonra köyüme dönerim. Anam babam ben küçükken ölmüş. Beni halam büyütmüş. Ama o da evvelki sene rahmetli oldu. Kaldım bir başıma. Şerife de bizim oradan... Turgay hoşlanmıştı bu genç adamdan. Yatağın içine ikisi de bağdaş kurdular. Birer sarma sigara yaktılar. Turgay başına gelenleri anlattı. Konuştukça rahatlıyordu: - Kaldıramadım yapılanı... Çok sevdiğim karımın beni bile bile hapse yollamasını bir türlü hazmedemiyorum. Gözlerimin önünde beni polisler götürürkenki bakışları var. Benden kurtulduğuna şükredermiş gibi kinle bakıyordu bana. Ağır geliyor... Gökovalı genç dudak büktü: - Be birader sen de kötü davranmışsın hanımına! Öfkene hakim olamazsan olmaz ki!.. DEVAMI YARIN