Özlem otobüsten inip hızlı adımlarla Selimlerin evine doğru yürüdü. Saat neredeyse dokuz buçuk olmak üzereydi. Daha da erken gelebilirdi ama insanları rahatsız etmekten korkmuştu. Merdivenleri tedirgin adımlarla çıktı. Kapının önünde derin bir nefes alıp zile bastı. Az sonra içeriden sesler duyuldu. Kapıyı açan Adile Hanımdı: - Benim güzel kızım gelmiş... Hoş geldin yavrum, vefalı kızım benim... Özlem gülümseyerek sarıldı müstakbel kayınvalidesine. Elini öptü: - Geç kalmadım değil mi Adile Anne? - Yok yavrum ne geç kalması? Senden düşüncelisi yok. Hepsi çekip gittiler... Babanla ikimiz kaldık... Bir bizi düşünen sen oldun... Özlem buz gibi olduğunu hissetti. Selim evde değildi demek ki... Bugün geleceğini bildiği halde beklememiş ve gitmişti. Artık fevkalade bir şey olduğunu düşünmek bir kuruntu olmaktan çıkmıştı böylece. Yutkundu: - Olsun Adile Anne! Siz endişelenmeyin. Biz her şeyi hallederiz sizinle... Serpil Abla nerede? - Onun da bugün yürüyüşe çıkıp kahvaltıyı sahilde edeceği tuttu be kızım. Söylendim ama baban kızdı bu sefer. Biliyorsun durumunu, bırak kızı dedi, kırk yılda bir dışarıda bir şeyler yapmaya heves etti dedi... Ben de ses etmedim. Selim ise birilerine söz vermiş. Apar topar gitti. Kahvaltı bile etmedi. Ne olduğunu bile anlayamadım. Özlem hiç cevap vermedi. Hafifçe tebessüm etmekle yetindi sadece. Bu sırada Cahit Bey de kafasını antreye uzatmıştı: - Hoş geldin Özlem kızım, nasılsın? Özlettin kendini... Genç kız gülümsedi: - Öyle oldu Cahit Babacığım... Bu aralar çok yoğunum ben. Acil klinik başladı. Geç vakitlere kadar hastanedeyim. Adile Hanım sırtını sıvazladı gelininin: - Gel önce bir bardak çay içelim. Annen baban nasıllar? Onları da arayıp soramadık. Çok mahcubuz çok! Bu sırada Cahit Bey karısına döndü: - Adile, Selim nerede? Özlem'in geleceğini bilmiyor mu? Yaşlı kadın yutkundu: - Ne bileyim ben Cahit Bey, sabahın köründe işim var deyip fırladı gitti. Cahit Beyin yüzü gerildi bir anda. Mahcup bir tavırla baktı Özlem'in yüzüne. Genç kız bir şeyler söylemek ihtiyacını hissetti: - Mesele yok Cahit Baba, ben Adile Anneye yardıma geldim. Selim'i her zaman görüyorum. Ancak içinden bağıra bağıra ağlamak geliyordu. Zor tutuyordu kendisini genç kız... DEVAMI YARIN