"Sana İstanbul'u gezdireyim..."

A -
A +

Küçük kızın keyfi yerine gelmişti. Heyecanla bağırdı: - Haydi söyleyelim teyzeye o zaman, izin alalım. Hemen tamir et baba. Şeref sevgiyle baktı kızına. "Peki" anlamında başını sallayarak. Ev sahibinin evine doğru yürüyüp kapıyı çaldı. Yaşlı kadın başının örtüsünü bağlayarak çıktı. - Teyze, havuzu onarırsam içine balık koymamıza izin verir misin? Kızım çok istiyor. Yaşlı kadın tebessüm etti. Yasemin'e baktı: - Hayvanları çok mu seviyorsun? Başını salladı küçük kız çekingen bir ifadeyle. Kadın devam etti: - Ben de severim. Tabii besleyebilirsiniz. Hem biraz şenlik gelir bahçeye. Kurudu böyle... *** Burhan Bey gazetesini bırakıp kahvesinden bir yudum aldı. Sena karşısındaki koltukta oturmuş, düşünüyordu. Adam bir müddet süzdü genç kadını: - Ne düşünüyorsun Sena? Genç kadın irkildi: - Hiç, öyle dalmışım... - Kızını mı özledin yoksa? Cevap vermedi Sena. Bütün gece rüyasında Yasemin'le uğraşmıştı. Hiç böyle olacağını tahmin etmemişti. Duygularına kendisi de şaşırıyor ama kızının kokusunu burnunun dibinde duymaktan da kendini alamıyordu. İçini çekti. Boşanma davası açılmıştı. İkamet yeri olarak köşkte hizmetçilerin kaldığı müştemilatı göstermişlerdi. Burhan Bey uzun süre düşünmüş, bulunduğu yerin yabancısı olan ve problemleri bulunan bir genç kadını bir başkasının evine, kendi gözünden uzakta bir yere göndermeye razı olmamıştı. Avukat Yusuf Beyle de görüşüp böyle bir çözüm bulmuşlardı. Köşkün müştemilatı büyük bahçenin dip tarafındaydı. Hizmetçi Halime Hanım ve kocası Burhan Beyin annesinin şoförü olan Hasan bu müştemilatta kalırlardı. Avukata kalırsa yirmi gün içinde mahkeme günü belli olurdu. Adliyedeki tanıdıklarını da devreye sokmuştu Yusuf Bey. Burhan, genç kadının titreyen dudaklarına baktı: - Üzülme... Bir gün gelir onu da alırsın yanına. Kızınla birlikte olursun. Sena başını kaldırıp acı acı baktı Burhan Beyin yüzüne. İçini çekti: - Beni affeder mi acaba? - Neden etmesin. Ana-evlat sevgisi karşılıksız bir sevgidir. Temeli sevgi ve özveridir. Bu ilişkide affetmek, affetmemek söz konusu olmaz. Bir alış veriş değildir bu sevgi. Bu adamın sözleri içine ferahlık veriyordu. Gülümsedi Sena. Burhan Bey hatırlattı: - Anne ve babanı arayacaktın! Genç kadın başını kaldırdı. Kararlı bir bakışla genç adama döndü: - Henüz bunlar için erken Burhan. Bir şeyler rayına otursun daha sonra. Biliyorsun çalışmam lazım. Ben hayatımın sonuna kadar sana muhtaç yaşayamam. Bir düzen kurmam lazım. Burhan Bey gazetesini özenle katlayarak sehpanın üzerine bıraktı. Yüzündeki ifade ciddileşmişti: - Benim bu konuda bazı düşüncelerim var Sena. Şu mahkeme işi hallolsun, uzun bir konuşma yapacağız seninle. Ama şimdi çok erken. Sen de kafana daha ilerisini takma sakın. Henüz erken... Gülümsedi. Genç kadın belirsiz bir şekilde baktı genç adama. Fısıldadı ardından: - Peki Burhan. Sen nasıl diyorsan... Burhan Bey ayağa kalktı: - O zaman bugünü gezme günü ilan edelim kendimize. Sana İstanbul'u gezdireyim, Boğazda bir yemek yedireyim. Haydi hazırlan bakalım!.. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.