Şaşkın gözlerle baktı öğretmene

A -
A +

Necla Öğretmen irkildi. Hüseyin'in sözlerinden, Zübeyde'nin ölümünden haberi olmadığı anlaşılıyordu. Dudaklarını ısırdı. Kendisini felaket tellalı gibi hissetti bir anda. Yutkundu: - Anacığın artık rahat Hüseyin. O hiç kimsenin olmadığı kadar rahat oğlum. Hüseyin başını kaldırıp şaşkın bir şekilde baktı Necla Hanımın yüzüne: - Ne oldu öğretmenim? Bu ne demek? Necla yerinden kalkıp eski öğrencisinin yanına oturdu: - Sen delikanlı bir çocuksun Hüseyin. Bilirsin seni çok severim. Şimdi söyleyeceğim şeyi de metanetle karşılayacağını biliyorum. Karşımıza hiç kimsenin kaldırabileceğini tahmin etmediği kadar acı olaylar çıkabiliyor bazen. Bu da onlardan biri sanırım. Hüseyin yutkundu. Şaşkın gözlerle bakıyordu öğretmeninin yüzüne. Necla devam eti usulca: - Anacığını dün kaybettik Hüseyin. Boğuk bir ses çıktı genç adamın boğazından. Necla onun yüzüne baktığı zaman dudaklarını olanca gücüyle ısırdığını gördü. Yumruklarını sıkmış, şakaklarındaki damarlar şişmiş, deli gibi atıyordu. - Baba! Ah baba! Kaç kişiyi yok ettin baba! Anam, gül yüzlü anam! Hıçkırarak ağlamaya başladı Hüseyin. Necla rahat bıraktı onu. Müdahale etmeden bekledi. Onun ağlayarak da olsa biraz boşalmasını istiyordu. Hüseyin neden sonra kaldırdı başını. Gözleri kızarmış, şişmişti. - Babam ne yapıyor? Necla Hanım mırıldandı: - Baban tabii ki şokta. Çok üzgün. Hasan da yok. Elif'i kaçırdı. Babanın biriktirdiği bütün parasını alıp kaçmışlar. Zaten anacığın art arda gelen bu olaylara dayanamadı. Hüseyin derin bir nefes aldı. Gözleri ıslaktı. Dikkatle baktı öğretmeninin yüzüne: - Aliye? Aliye nerede öğretmenim? Necla hanım durakladı. Bu gencecik yüreği daha fazla üzmek istemedi: - Merak etme sen Aliye'yi. O emin ellerde. İçin rahat olsun. Bir sevinç bulutu geçti Hüseyin'in yüzünden. Acı bir gülümseme belirdi dudaklarının kenarında: - Biliyordum, onun sizin himayenizde olduğunu biliyordum. Tahmin ediyordum, içimde anlaşılmaz bir rahatlık vardı zaten. O size emanet öğretmenim. Ne olur onu bırakmayın. Necla onun omzunu okşadı: - Merak etme sen. O çok iyi. Durakladı. Kalkıp birer bardak daha çay doldurdu. Sonra ikisinin de konuşmaya çekindiği konuyu açtı: - Jandarmaya gideceksin değil mi Hüseyin? Delikanlı irkilerek kaldırdı başını. Dikkatle baktı kadının yüzüne. Necla Hanım devam etti: - Gitmek zorundasın oğlum. Hayatının sonuna kadar kaçamazsın. Böyle bir hayat yaşanmaz. Kaçtıkça cezan artacak. Neyse bedeli kanunlar karşısında ödemek zorundasın. Adalete güven. Ülkene güven oğlum. Hüseyin'in elleri titriyordu: - Korkuyorum öğretmenim. Çok korkuyorum. Bana ne yapacaklarını bilmiyorum. Ben istemeden katil oldum. Öldürmek amacıyla yapmadım. Nasıl oldu bilmiyorum. Kanıma dokundu, onuruma dokundu söyledikleri. Zaten küçücük kardeşimi almak istemesinden dolayı öfkeliydim. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.