Kaydet
a- | +A
Sena İstanbul Otogarına indiği zaman nasıl farklı bir ortama geldiğini korkuyla izliyordu. Her taraf otobüs acentelerinin çığırtkanlarının sesiyle çınlıyordu. Yüzlerce insan bir aradaydı ve herkes kendi işini halledebilmek amacıyla diğerlerini hiç düşünmeden ezip geçiyordu sanki. Bulunduğu yeri bilmiyordu. Elindeki kartviziti otobüsün muavinine göstermiş, bıyıkları yeni terlemiş, on sekiz yaşlarındaki muavin çocuk genç kadını Harem''de indirmişti. - Buradan bir taksiye binip gidebilirsin abla! demişti. Elindeki ucuz plastik çantasını omzuna taktı. Bir avucunda sıkı sıkıya tutuyordu kartviziti. İndiği otobüs firmasının ofisine yaklaştı. Oradaki görevliye çekinerek sordu: - Bir telefon edebilir miyim acaba? Karşılamaya geleceklerdi de... Siyah saçlı, siyah bıyıklı iri yarı adam yukarıdan aşağıya süzdü Sena''yı. Sonra bankonun üzerine kırmızı bir telefon çıkarttı, başıyla işaret etti: - Ara buradan nereyi arayacaksan ama kısa kes! - Çok teşekkür ederim. Hemen numarayı çevirdi. Beklemeye başladı. Burhan Beyin özel diye verdiği numaraydı bu. Gecenin üçüydü saat. Bu saatte onu bulup bulamayacağı şüphesi ile tedirgin beklerken açıldı telefon karşı taraftan. Uykulu bir sesti cevap veren ses: - Alooo, buyurun? - Burhan Bey? Siz misiniz? Karşı tarafın uykulu sesi şimdi şaşkındı: - Evet, benim Hanımefendi, siz kimsiniz? - Ben Sena. Antalya''dan... Hatırladınız mı? Birkaç saniyelik bir duraklama oldu. Sonra daha net bir şekilde duyuldu ses: - Tabii hatırladım. Sena? Hayırdır gecenin bu saatinde! Ne oldu? Sena sevinçle devam etti. Birden tedirginliği yok olmuştu: - Ben... Ben İstanbul''dayım Burhan Bey. Burası Harem''miş. Otobüsle geldim. Nereye gideceğimi bilemiyorum. Karşı tarafın sesi telaşlı bir tona bürünmüştü: - Tamam, hiç kıpırdama olduğun yerden. Geliyorum şimdi. Kötü bir şey yok değil mi? Hay Allah! - Bekliyorum Burhan Bey. Yok, kötü bir şey yok. Ben evi terk ettim. Telefon kapanmıştı. Kendisini kulak misafiri olup dinleyen siyah bıyıklı iri yarı adama çekinerek baktı Sena. Suçlu bir gülümseme belirdi dudaklarında. Fısıldadı: - Teşekkür ederim. - Bir şey değil. Otur şu karşıda. Orada bekle... Sanki suç ortağıymış gibi başını salladı adama. Gösterdiği yere ilişti. İçeriye giren çıkan belli değildi. Gecenin üçü olmasına rağmen bu kadar hareketlilik ilginç gelmişti genç kadına. Burhan''ın ses tonundan düşüncelerini çıkarmaya çalıştı. Heyecanlanmıştı adam. Ama işin iyi tarafı, ters davranmamıştı. Canı o kadar çok sigara istiyordu ki... Ama burada içmeye çekindi. Tuttu kendini. Kırk dakika sonra Burhan belirdi acentenin önünde. Sevinçle kalktı ayağa: "- Burhan! Burhan... Ben buradayım..." diye seslendi. Adam onu görür görmez geldi yanına. İkisi de şaşkındı. > DEVAMI YARIN
ÖNE ÇIKANLAR