Sena hiddetle haykırdı: - Senden hiçbir şey istemiyorum ben! Durakladı Şeref. Dudaklarını ısırdı hafifçe. Sanki dökülecek cümlelere engel olmak, onları hapsetmek istiyor gibi kilitlemişti ağzını. Sena devam etti: - Hiçbir şey beklemiyorum. Dünyanın en zengin adamı da olsan, kürklere, mücevherlere de boğsan beni istemiyorum. Anlamıyor musun, benim istemediğim sensin... Genç adam umutsuzca fısıldadı: - Peki ama neden? Sinirli bir kahkaha attı kadın: - Neden mi? Çünkü bana hitap etmiyorsun, çünkü bana bir şey ifade etmiyorsun. Çünkü seni sevmiyorum artık. Çünkü bunalıyorum. Boğuluyorum. Şeref ayağa kalktı, karısına yaklaştı: - Seni bir doktora götüreyim Sena! Bunlar normal duygular değil, haklısın, sen bir bunalımdasın. - Doktorluk işim yok benim. Beni rahat bırak yeter! Genç adam başını iki yana salladı: - Olmaz Sena. Benim karım olduğun müddetçe, benim soyadımı taşıdığın müddetçe böyle hareket edemezsin. Benim bir onurum var. Bu kadar başı boş olamazsın. Bak karıcığım, bizim prensesler kadar güzel bir kızımız var. Onun için hiç olmazsa toparlanmaya çalışmalısın... Sena adeta bir çığlık attı: - Üzerime gelme benim, ikinizi de istemiyorum, is-te-mi-yo-ruuuuum! Şeref kendisini güçlükle tuttuğunu fark etti. Kötü bir davranışta bulunmamak için hızla odadan çıktı. Oturma odasında kanepenin köşesine büzülmüş, gözleri dehşetle açılmış kızını görünce hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi ona: - Haydi bebeğim, yemek yiyelim biz. Annen biraz hasta. O yemeyecek! - Annem bizi istemiyor mu baba? Bizi sevmiyor mu artık? Şeref yutkundu: - Hayır kızım ama biraz sinirleri bozuk. Ama bir zaman sonra geçecek bu durum. İnan bana! *** O gece Sena sabaha kadar uyumadı. Kocası ve kızı yattıktan sonra oturma odasına geçip karanlıkta oturdu. Sigara üzerine sigara içerek düşündü hiç durmadan. Kararını vermişti. Burhan'ın dediği gibi insan geleceğinin şekillenmesinde verdiği kararlarla çok önemli bir rol oynuyordu. Bu hayat hiçbir şey ifade etmiyordu genç kadına. Beklentileri, hayalleri o kadar farklı ve bulunduğu ortamdan o kadar uzaktı ki... Kendi kendisiyle savaşıyor, yüreğindeki annelik duygusu cılız bir sesle verdiği kararın yanlışlığını haykırırken bencil duyguları o sesi bastırmak için var gücüyle savaşıyordu... Eğer çekip giderse kızını özleyeceğini fark ederek irkildi. Dudaklarını ısırdı, elindeki sigarayı var gücüyle teneke tablaya bastırdı: "Onun iyiliği açısından da bu evliliğin bitmesi gerekiyor. Böyle sağlıksız bir ortamda büyüyen çocuktan hayır gelmez ki..." DEVAMI YARIN