Bir süre sessizlik oldu. Sonra cevap geldi komşu kadından: - Sena burada Şeref. Çay içiyoruz. Rahat bir nefes aldı adam. Soğuk terler dökmeye başlamıştı artık. Başını salladı: - Tamam bacım. Bileyim istedim. Geç kalmasın eve. Haydi iyi geceler... *** Şeref bütün gece bekledi karısını. Sabaha karşı uykunun ağırlığına dayanamayıp oturduğu yerde içi geçmişken geldi Sena evine. Saat sabahın beşiydi. Şeref onun kapıyı kapatmasıyla uyandı, bir an uyku sersemi ne olduğunu anlamadan boş boş baktı etrafına. Sonra meseleyi her anıyla peş peşe hatırlayarak koltuğundan doğruldu. Sena kocasının hiç yüzüne bile bakmadan odasına geçip kapıyı kapattı sert bir hareketle. Genç adam durakladı. Meseleyi uzatmak niyetinde değildi. Bunun gibi çok kavgaları olmuştu. Her şey zaman içinde çözümleniyor tatlıya bağlanıyordu. Koltuğuna geri döndü. Sabah kahvaltı bile etmeden giyinip işine gitti. O gün bütün gün aşağı yukarı dolaşarak yorgunluktan bitkin düşmüştü. Buna rağmen yolu uzatarak çarşı içinden gitmeye karar verdi. Sis iyice bastırmıştı. Karısının en sevdiği balık olan barbunya aldı yarım kilo. Cebindeki paranın dörtte üçü gitmişti balığa. İçi sızladı ama karısının gönlünü alıp evin içindeki gerginliği tatlıya bağlamak için bir bedel ödemesi gerektiğini düşünüyordu. Salatalık malzeme de aldıktan sonra evin yoluna kıvrıldı. Daha güneş batalı yarım saat olmuştu. Alacakaranlıkta pencereden kızının baktığını gördü. El salladı. Küçük Yasemin heyecan içinde fırladı. Kapıp babasına koşarak açtı: - Canım babacığım... - Mis kokulu kızım benim, nasılsın bakayım? - İyiyim babacığım... - Aferin benim kızıma. Sonra etrafına bakındı, kimseye duyurmak istemiyormuş gibi elini ağzına siper ederek eğildi: - Hediyeni maaşımı alınca alacağım, baba kız gideriz, ne istiyorsan alırız. Oldu mu kızım? Yasemin başını salladı. - Annen mutfakta mı? Yasemin dudaklarını ısırdı. Biraz üzgün bir şekilde kocaman ela gözlerini devirerek başını kaldırdı: - Yok baba. Seval teyzede annem. - Yaa.. Ne zaman gitti? - Sabah... Şeref şaşırdı. Yanlış duyduğunu zannederek tekrarladı kızının cevabını: - Sabah mı? Nasıl yani? - Sabah gitti baba. Daha gelmedi. Şeref yutkundu. Başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi sıcaklık basmıştı bütün vücudunu. - Sen yalnız mıydın yavrum? Yemek yedin mi? Küçük kız başını salladı: - Yedim baba, ben hazırladım yemeğimi, yedim. Televizyon seyrettim sonra da. Biraz da kitap okudum. Genç adam pencereye doğru yürüdü. Seval'in penceresine baktı. Ani bir kararla mutfağa yürüdü... > DEVAMI YARIN