Firuzan hanım bir süre sonra bastonunu alarak masasından kalktı. Telefonla arabasının hazırlanması emrini verdikten sonra odasının kapısını kilitleyerek dışarı çıktı. Asansörle aşağıya indi ve kendisini bekleyen şoförüne yaklaştı: - Servet, mezarlığa gidelim. - Baş üstüne hanımefendi... Firuzan hanım zaman zaman dertleşmek ihtiyacı hissettiği anlarda kocasının Aşiyan'daki mezarına gider, sanki onunla konuşur gibi uzun süre dua ederdi... Şoförünün yardımıyla son derece lüks Mercedes arabasına binip arkasına yaslandı. Aklı Feryal'deydi. O genç kadının kendisine gösterdiği yakın, samimi duyguları ilk anda hissetmiş, düşmemesi için kolunu tuttuğunda parmaklarındaki sıcaklık vücuduna sanki biyoenerjik bir etki yapmış, bir anda irkilmişti. Sonra genç kadının sesindeki samimiyet, gözlerindeki saflıktan etkilenmiş, bu insan hakkında her şeyi öğrenmek istemişti. Onun kendi hastahanesine iş için geldiğini öğrenince hemen İnsan Kaynakları Müdürünü arayarak derhal formunun değerlendirilmeye alınmasını ve hiç fazla bir sorgulama yapılmadan genç kadının işe başlatılmasını emretmişti. Tabii ki bütün bu olanlar hakkında detaylı hiçbir şey anlatılmayacaktı Feryal'e. Ayrıca genç kadın hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istediği için özel olarak bu konuda araştırma yapılmasını da emretmişti. Firuzan hanım son on yıldır servetini hayır işlerinde kullanıyordu. Dört tane okul yaptırmıştı. İkisi kocasının memleketi olan Mersin'de, biri bir gezi esnasında gördüğü bir köyde ve birisi de Ege'de. Bu hayırları yaparken en çok ihtiyacı olan bölgelerin seçilmesinde titizlik gösteriyor, dikkatli davranıyordu. Doğu köylerinden birisine de bir sağlık ocağı binası yapılması emrini vermişti geçen ay. İstanbul'da Bostanlı'da oturuyordu. Muhteşem bir köşkü vardı. Hizmetçileri, emektar bir uşağı ile eski terbiyesinden ve göreneklerinden taviz vermeden yalnız bir hayat sürüyordu... Mezarlığın önünde park eden şoför hemen yaşlı kadının inmesine yardım etti ve koluna girerek Halil Rıfkı beyin mezarına yürümesine yardımcı oldu. Mezarlığın başına gelince birkaç adım geri çekilerek beklemeye başladı. Firuzan hanım kabrin yanına oturdu ve duasını ettikten sonra onunla adeta konuşur gibi mırıldanıyordu: "Sana diyeceklerim var Halil efendi... Bizim kızımız gibi bir kızla tanıştım... Çok hanım bir kız. Onu tanımak istiyorum. Uzun zamandır bir insana karşı böyle sıcak duygular hissetmemiştim. Keşke yanımda olsaydın. Onu görünce bizim Dilâra'mızı hatırladım. Değerler öyle değişti ki Halil Rıfkı bey... Böyle insanlar artık kalmadı. Bilirsin önsezilerimde hiç yanılmam ben..." Derin bir nefes aldı. Yaşı itibariyle artık çok çabuk yoruluyordu. Şoförüne işaret etti. Servet hemen koştu, yaşlı kadının koluna girdi. Arabaya kadar küçük adımlarla yürüdüler. Firuzan hanım arka koltuğa yerleşip gözlerini kapattı... DEVAMI YARIN