Zeki Güler altmış yaşlarında kısa boylu, göbekli, saçsız kafası pırıl pırıl parlayan sevimli bir adamdı. Serpil'i dikkatle süzdü önce. Dağınık masasının üzerindeki evrakları koluyla iterek dayanacak bir yer açtı kendisine. Sonra dudaklarını şapırdattı: - Demek bir şirketin muhasebesinde çalıştın ha? Serpil saygılı bir tavırla başını salladı: - Evet efendim. Liseyi bitirdikten sonra hemen işe başladım. Zeki Bey yan gözle Serpil'in tam karşısında oturan Huriye'ye baktı: - Ben Huriye Hanımı çok eskiden tanırım. Biz doğma büyüme buralıyız. Buranın yerlisiyiz. Babasını da çok severdim. Şimdi onun getirdiği bir insana hayır diyemem. Burası küçük bir muhasebe bürosu. Yanımda çalışan genç hanım evlenmek üzere. Bu yüzden onun yerine seni alabilirim. Ama denemem lazım, bu işler öyle gelişigüzel olmaz, çalıştıysan sen de bilirsin. İşi ne kadar biliyorsun, tecrüben nasıl? Bütün bunları değerlendirmemiz lazım. Yarın gel, başla işe, bir aylık deneme süresi sana. Baktık ki beceriyorsun, kalırsın. Ama peşin söyleyeyim, öyle dolu dolu ücret veremem. Zaten ben ne kazanıyorum ki? Sigorta falan? Serpil atıldı: - İstemiyorum sigorta falan, eğer mümkünse tabii. Zeki Bey hayretle dudak büktü: - Herkes önce sosyal güvencesinin yapılmasını ister ama sen bir farklısın, neden istemiyorsun kızım? Yani istememen benim işime gelir ama merak ettim? Serpil yutkundu. Nasıl söyleyebilirdi ki? İlerisi için yapılacak hiçbir şeyin hayatında önemi yoktu. Ayrıca eğer sigorta girişi yapılırsa Zafer izini bulabilirdi. Zaten kısa sürecek hayatında böyle bir şeye gerek bile duymuyordu. Kekeledi: - Önemli değil benim için, ben karnımı doyuracak bir ücret istiyorum sadece. Zeki Bey omuzlarını kaldırdı: - İyi ya, sen bilirsin... Tamam, yarın gel o zaman sabah saat dokuzda. Serpil ve Huriye Hanım ayağa kalktılar. Genç kadın: - Çok teşekkür ederim efendim. Sizi mahcup etmeyeceğim. - Haydi bakalım, göreceğiz. Zeki Bey Huriye'ye döndü: - Küçük Murat'ı öp benim için, Safiye Ablan geçen gün söylenip duruyordu, bu kız hayırsız, bir çıkıp gelmiyor diye... Seni de özlemiş, Murat'ı da. Bir akşam fırsatın olursa oturmaya gel! - Zeki Abi, ben de sizi de Safiye Ablayı da özledim ama biliyorsun işte! Sezona hazırlık falan derken vakit nasıl geçiyor anlamıyorsun. Ama mutlaka bir fırsatını bulur gelirim!.. DEVAMI YARIN