Barış annesini çok iyi tanıyordu. Onun gözlerindeki ve sesinin tonundaki beğeniyi anlamıştı. Sevinçle atıldı: - Teşekkürler anneciğim. Süheyla Hanım oğluna şefkatle baktı: - Tabii evladım, senin arkadaşların benim de evlatlarım sayılır. İşiniz zor çocuklar. Hukuk zor bir meslek. Çok çalışmanız gerekiyor. Ben yıllardır hukukçuların içindeydim. Kayınpederim, babam, eşim, şimdi de oğlum hep bu meslekte. Bizimki babadan oğula saltanat gibi. Aliye'ye döndü: - Sizin ailede de var mı hukukçu? Aliye tedirgin olmuştu bir anda. Arkadaşlarına baktı. Gözlerinde şaşkınlık ve rahatsızlık vardı. Dudaklarını ısırdı: - Hayır efendim. Bir tek Harun ağabeyim var hukukçu olarak ama onunla da kan bağım yok zaten. Süheyla Hanım gülümsedi: - Babanız ne iş yapıyor Aliye? Genç kız başını kaldırdı: - Babam esnaftı efendim. Dükkanı vardı. Kadın hayretle sordu: - Öldü mü yoksa? Geçmiş zaman kullandınız çünkü... Aliye bir anda bunaldığını hissetti. Verebileceği en uygun cevabı arıyordu beyninde. Ama yardımına onun zor durumda kaldığını fark eden Ahu yetişti: - Yok Aliye'nin babası sağ efendim, benimki öldü geçen sene. Maalesef kötü bir hastalıktan. Aliye bu konuda çok hassastır, ben üzülmeyeyim diye... Barış atıldı lafın burasında: - Hanımlar, bir an önce başlamazsak şu ceza hukukuna, bizim cezamız kesilecek pazartesi günü... Ahu da başını salladı: - Gerçekten haklısın Barış, gözümde o kadar büyüyor ki. Nasıl çıkacağız işin içinden bilemiyorum. Barış annesine döndü: - İzninle anneciğim, biz hemen çalışmaya başlayalım. Süheyla Hanım durmadan Aliye'yi süzüyordu. Oğluna döndü: - Tabii çocuğum, hemen geçin arka salona. Hizmetçilere bir şeyler yaptırdım. Çay servisinizi yapacaklar. Bir ihtiyacınız olursa söyleyin. Hepinize iyi çalışmalar. Süheyla Hanıma teşekkür ettiler gençler. Arka salona geçtikleri zaman Ahu atıldı: - Of be, terledim inan ki annenin karşısında. Sultan gibi kadın! Adam ne diyeceğini şaşırıyor. Barış gülümsedi: - Öyledir annem. Çok otoriter bir görünüşü vardır ama çok sevecendir. Yeter ki sevsin. Aliye hiçbir yorum yapmadı. Hayranlıkla arka salon dedikleri kendileri için hazırlanan mekana bakıyordu. Duvarda yağlı boya tablolar vardı. Eve girdiğinden beri içinde tuhaf bir huzursuzluk hissediyordu. *** Aliye kitabın kapağını kapatıp ayaklarını ileri doğru uzattı: - Çocuklar benden bu kadar, artık kafam almıyor. İnanın beynim durdu. Ahu hâlâ birkaç kanunu ezberlemeye çalışıyordu. Barış gülümsedi Aliye'ye: - Yine de iyi çalıştık. Kolayladık sayılır. Senin notların çok işimize yaradı. Ne kadar düzgün not tutmuşsun. - Bazı eksiklerimiz kaldı ama Barış. Yarın da onları halledersek sanırım başaracağız bu imtihanı da. DEVAMI YARIN