Süheyla Hanım bıçağını ve çatalını tabağının iki yanına bırakarak kibar bir şekilde peçeteyle dudaklarını sildi. Masanın başında bekleyen uzun boylu uşağa seslendi: - Tatlıyı getirir misin Mehmet? Masanın öteki başında oturan Oğuz bey arkasına yaslanarak kristal su bardağıyla bir yudum su içti. Barış hâlâ yemeğini yemekle meşguldü. Oğuz Bey oğluna döndü: - Ceza hukukundan sorulacak sorular bellidir. Önemli bazı kıstaslar vardır. Mutlaka çıkacak sorular vardır. Barış lokmasını çiğneyip bitirince cevap verdi: - Evet ama yine de çok çalışmamız lazım babacığım. Annesine çevirdi başını: - Anneciğim, eğer sizce bir mahzuru yoksa bu hafta sonu arkadaşlarımla birlikte bizim evde imtihana hazırlanmak istiyoruz. Süheyla Hanım oldukça bakımlı ve genç gösteren bir kadındı. Hafif sarıya çalan saçları, geniş yüzü ve dolgun dudakları ile dikkati çeken bir tipti. Son yıllarda fazla kilo almıştı ve bu durumdan sürekli şikayetçiydi. Oğlunun söylediklerini her zaman yaptığı gibi bir kaşını kaldırarak cevapladı: - Kimler gelecek oğlum? Aliye de gelecek mi? - Evet anne! Ahu, Aliye ve ben. Üçümüz çalışacağız. Karı koca birbirlerine baktılar. Oğullarının bu genç kıza duyduğu aşırı ilgiyi uzun zamandır farkındaydılar. Henüz Aliye'yi görmemişler ama sık sık bahsini işitmişlerdi. Oğuz Bey için bu ne kadar olağan bir olay diye nitelendirilse de Süheyla Hanım temkinli yaklaşıyor ve fazla belli etmemeye çalışsa da bu ilgiden biraz rahatsız olduğu yine de anlaşılıyordu. Oğlundan tepki almamak için başını eğdi: - Bizim için bir mahzuru yok. Tabii ki gelebilirler. Hizmetçiye söyleyeyim, hazırlık yapsın. Oğuz Bey ayağa kalktı: - Afiyet olsun. Ben salona geçiyorum biraz televizyon izleyeceğim. Barış babası giderken saygıyla ayağa kalktı. Sonra yeniden oturdu. Süheyla Hanım düşünceliydi. Oğluyla çok şeyler konuşmak istiyor ama yeri ve zamanını kestiremiyordu. Türel ailesi geleneklerine ve kurallarına çok bağlı bir aileydi. Hem Süheyla Hanım hem de Oğuz Bey çok köklü ailelerden geliyorlardı. Barış gerçekten çok varlıklı olan ailesi sayesinde dadılarla büyümüş, çok iyi yetiştirilmiş bir gençti. Süheyla Hanım özünde çok iyi bir insan olmakla birlikte sert tutkuları olan, kendi doğruları konusunda kaprisli davranan bir kadındı. Oğluna çok düşkündü. Cahil bir kadın olmadığı için oğluna karşı beslediği bu tutkuya varan düşkünlüğün ileride kendisini rahatsız edeceğini, hatta oğlunun mutluluğuna engel olabileceğini bildiği halde onu paylaşmaya asla yanaşamıyordu. Onun bir genç kıza karşı duyduğu ilgiden uykularını kaçırtacak kadar rahatsız oluyor ama bunun yanlışlığını da fark ettiği için kendisiyle mücadele ediyordu. Kocası Oğuz Beyin karısının bu tutumuna karşı söylediği şeyler vardı. Oğuz Beye göre Süheyla Hanım oğlunun arkadaşlarını ne zaman oğlundan çok severse o zaman bunu kabullenebilirdi. Barış ise annesinin bu yaklaşımına anlayış gösteriyor, onu kırmamaya özen gösteriyor ama hayatına aşırı bir müdahalesine ise asla izin vermiyordu. Süheyla Hanım Aliye'yi yakından tanımak için can atıyordu artık. DEVAMI YARIN