Avukat Yusuf Bey sıcaktan ter içinde kalmış alnını mendiliyle silerek köşkün merdivenlerini hızla çıktı. Kapıyı açan Halime Hanıma aceleyle sordu: - Burhan evde mi? - Evet Yusuf Bey, salonda, kahvesini içiyor. - İyi canım. Sena Hanım nerede? - Odasında. Henüz inmedi. Bugün Büyük Hanım dönüyormuş. Yusuf Bey muzip bir şekilde gülümsedi: - Desene şenlik var!.. Hızla salona doğru yürüdü. İçerisi oldukça genişti. Bahçeye bakan taraf tavandan yere kadar camdı. Klasik kadife perdeler duvar rengiyle son derece uyumluydu. İtalyan stili mobilyalar ve şöminenin üzerinde duran antika vazolar salonun olduğundan daha ihtişamlı gösteriyordu. Burhan bahçeye bakan camın önündeki kahverengi İtalyan stili fiskos koltuğunda oturuyordu. Yusuf Beyi görünce elini kaldırdı: - Gel Yusuf... - Feraye Hanım dönüyormuş bugün ha! Sena'yı biliyor mu? - Telefonda az çok bahsettim. Fazla bir şey bilmiyor. Gelince öğrenecek. Yusuf Bey bir kahkaha attı: - Şenlik var desene! Burhan Bey ters bir şekilde baktı avukata. Yusuf Bey aldırmadı bu bakışlara. Burhan'la liseden beri arkadaştılar. Birbirlerinin nazını çekecek kadar yakındılar. Onun karşısındaki koltuğa oturdu avukat. - Mahkeme sanıyorum tek celsede bitemeyecek. Sena'nın kocası tebligat adresini terk etmiş. Şehirden gitmiş. Nerede olduğunu bilmiyorlar. Bu da işimize gelir aslında. Üç celse uzar ama kesin sonuç olur. Burhan kaşlarını çattı: - Ben uzamasını istemiyorum ama. Bir an önce bitmeli. Yusuf Bey masanın üzerindeki sürahiden bir bardak su doldurup içti, ağzını elinin tersiyle kuruladıktan sonra başını sana doğru çevirdi: - Yapabilecek bir şeyim yok. Hakim davalının bulunması için mutlaka süre verecek. Sonra da gıyabında boşanma kararı çıkacak. Ama o süreyi mutlaka kullanır. Temayüller de böyle olmasını gerektiriyor. Burhan sinirlenmişti: - Ben onu bunu anlamam. Uzatmadan hallet bu işi. Yusuf merakla baktı arkadaşının yüzüne: - Neden bu acele Burhan? Niyetin ne? Yoksa... Burhan Bey gözlerini ona çevirip keskin bir ifadeyle baktı ve kararlı bir şekilde fısıldadı: - Onunla evleneceğim Yusuf. Ona âşık oldum... *** Feraye Hanım yetmiş yaşında olmasına rağmen son derece bakımlı, oldukça dinç bir İstanbul hanımefendisiydi. Tahsilini Fransız kız lisesinde tamamlamış, hakim bir babanın kızıydı. Tercüman olarak bir müddet çalıştıktan sonra Burhan'ın babasıyla evlenmişti. Kendine göre ilkeleri olan, otoriter ama son derece kibar ve insana değer veren bir hanımdı. Kızı Münevver ise kendisi gibi koleji bitirdikten sonra bir inşaat mühendisi olan eşi Fazıl'la evlenip evden ayrılmış, onun evliliğinin üçüncü yılında da Feraye Hanım eşi Sulhi Beyi kaybetmişti. Artık dul bir bayan olarak hayatını başından talihsiz bir evlilik geçen Burhan'la birlikte geçiriyor, kışın genellikle oğlu ile birlikte köşkte oturuyor yazın ise kızıyla birlikte onların Büyükada'daki yazlıklarına gidiyordu. Zaman zaman köşke gelip şehirdeki işlerini görüyor, sonra yeniden adaya gidiyordu. > DEVAMI YARIN