Yasemin çok durgunlaşmıştı

A -
A +

Sena büyük bir imtihandan başarıyla çıkmış gibi aydınlanmıştı. Feraye Hanım gülümsedi: - Üçüncü kattaki balkonlu odayı Sena kızıma verelim. Orada, müstakil bir katta eminim daha rahat eder. Sonra Sena'ya döndü: - Eğer arzu edersen seni bugün derneğe götüreyim. Hem oradaki arkadaşlarla tanıştırırım, hem de bize faydalı olabilirsin. Kimsesiz çocukları barındırma ve eğitme derneği. Bu işin tadını alabilirsen çok onurlu ve zevkli bir uğraşıdır. Ne dersin? Sena heyecanlanmıştı. Yeni bir ortam ve yeni insanlar tanımak yüreğinin telaşlı bir sevinçle kaplanmasına neden olmuştu. - Çok teşekkür ederim, çok ama çok memnun olurum efendim. - Tamam o zaman, haydi hazırlan. Birazdan çıkacağız. Sena izin isteyerek salondan çıktı. Feraye Hanım oğluna döndü: - Bu kıza bakışlarından bazı şeyler anladım. Doğru mu düşünüyorum? Burhan gülümseyerek annesinin yanına oturdu. Onun bakımlı ellerini avuçlarının içine aldı: - Doğru düşünüyorsun anne. Beni çeken bir şey var Sena'da. Onun hakkında geleceğe yönelik bazı düşüncelerim var. Sanki bütün bir hayatı birlikte yaşayabileceğim bir insan gibi geliyor. Onun yanında mutluyum, huzurluyum, keyifliyim anne... Feraye Hanım tebessüm etti. - Senin bu yaşına kadar bir yuva kurmamış olman benim içimde hep bir üzüntüydü yavrum. Nasıl mutlu olacaksan, kiminle mutlu olacaksan onu yaşamanı isterim. Evet belki pürüzleri olan birisi Sena. Ama özünde kararlı görünüyor. Bundan önce yaşadıkları onun kendi geçmişi. Biliyorsun benim öyle takıntılarım yoktur. Bundan sonrası önemli bizim için... *** Şeref işe başlayalı bir hafta olmuştu. O sabahları evden çıktıktan sonra Yasemin yalnız başına kalıyor, akşama kadar iki odanın içinde vakit geçiriyordu. Genellikle bahçeye çıkıp oynuyor, balıklarını seyrediyordu. Babası kaldıkları evin badanasını yaparken havuzu da tamir etmiş, içini doldurup dört tane kırmızı renkli balık alıp koymuşlardı. Küçük kız onların hepsine bir isim koymuş, bütün gününü onları seyrederek geçirmeye başlamıştı. Ev sahibi olan yaşlı kadın her sene olduğu gibi yine çocuklarının yanına gitmişti. Sabah erkenden kalkıyordu Şeref. Çayı koyup kahvaltıyı hazırlıyor, sonra kızını kaldırıyordu. Yasemin'le birlikte kahvaltılarını ettikten sonra hemen çıkıyordu evden. Tek vasıtayla gidiyordu işine. Mesaisi sekiz buçukta başlıyordu. Yeni amiri de tıpkı eskisi gibi babacan bir adamdı. Akşam dönüşünde alışverişini yapıp evine geliyor, baba kız birlikte akşam sofrasını hazırlayıp bahçede yemeklerini yiyorlar, sonra da oturup sohbet ediyorlardı. Fazla geç yatmıyordu her ikisi de. Yasemin durgunlaşmıştı. Eskisi kadar çok konuşmuyordu. Bir ağırlık gelmişti üzerine. Büyüyordu küçük kız. Şeref elindeki evrakları hızlı adımlarla muhasebeye götürürken arkasından kendisine seslenildiğini duyarak durakladı. İkinci kattaki Hıdır efendiydi seslenen: - Seni telefonla arıyorlar Şeref kardeş. Hemen koş. Şehirler arasıymış. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.