Yolun ortasında kalakalmıştı!..

A -
A +

Cemile Hanım'ın anlattıkları karşısında tutulmuş kalmıştı Münevver Hanım. Onun güçlükle yapabildiği konuşmasının bir kelimesini bile kaçırmadan dinliyordu. Cemile Hanım kaldığı yerden devam etti: " Saatler ilerledikçe endişelerim iyice artmaya başladı. Birden odanın kapısı açıldı ve hemşire girdi. Bana: - Taburcu oluyorsunuz, işlemleriniz tamamlandı... dedi. Şaşırmıştım. "Kim yaptı?" diye sorduğum zaman verdiği cevap "eşiniz" oldu. Selim'in aşağıda olduğunu düşünerek hemen toparlandım. Bebeğimi de alıp çıktım hastaneden. Güçsüzdüm. Etrafıma bakındım. Selim yoktu meydanda. Birden son model bir araba geldi önümde durdu. Şoför kıyafetli bir adam indi. Adımla hitap etti bana ve arabaya binmemi, Selim Beyin beni beklediğini, her şeyin düzeldiğini, endişelenecek bir şey olmadığını söyledi. Bindim. Bir süre gittikten sonra durdu araba. Şaşkınlıkla neler olup bittiğini anlamaya çalışırken arabanın kapısı açıldı. Selim'in ağabeyi duruyordu karşımda. Hiçbir şey söylemedi. Sadece bir tek cümle: "Bunu siz istediniz!" Beni, kolumdan tuttuğu gibi arabadan çıkardı. Yolun ortasında kalakalmıştım. Bebeğim arabanın içindeydi. O ise beni indirdiği arabaya binerek kapıyı kapattı ve süratle hareket etti. Bebeğimi götürüyordu. Koştum arkasından bağırarak. Caddenin ortasında deli gibi çırpınıyordum yetişebilmek için. Ama o anda ne olduğunu anlamadım. Bir acı duydum belimde. Gökyüzüne fırladım sanki. Gerisini hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığım zaman sağ kolum ve bacaklarım yoktu sanki. Hissetmiyordum. Konuşamıyordum. Çabalıyordum ama fayda yoktu. Yarımı kaybetmiştim. Bir hastanedeydim. Kim getirmişti beni buraya, kim bakıyordu hiçbir şey bilmiyorum. Aylarca o vaziyette yattım hastanede. Neden sonra bir gün kapım açıldı ve Selim ile ağabeyi girdi içeriye. Şaşırmıştım. Selim çok zayıflamıştı, bitkin görünüyordu. Usulca yaklaştı: - Cemile, bebeğimiz emin ellerde. Merak etme hayatı için gereken her şey yapılacak. Sana da bakılacak. Ama ne beni ne de onu bir daha görmeyeceksin. Beni affet, başaramadım... diyerek uzaklaştı. Konuşamadığım için haykıramadım. "Yapamazsınız" diyemedim. Çırpınıyordum yatağın içinde. Çıldıracak gibiydim. O anda tansiyonum yükselmiş. Kendimi kaybetmişim. O hadise de hasar bıraktı bende. Ben beş yıldır konuşabiliyorum Münevver Hanım. Konuşamıyordum. O günden sonra ne Selim'i ne de bebeğimi görmedim. Bu tekerlekli sandalyeye mahkum kalakaldım. Kimsem yoktu. Yardım isteyebileceğim bir tek Allah'ın kulu yoktu. Taburcu olacağım zaman tanımadığım bir adam gelip beni aldı. Bu eve getirdi. Bilmediğim, tanımadığım bir yerdi. Bir de bakıcı koydular başıma. O gün bugündür böyle yaşıyorum işte. Kimseyi görmüyorum, kimseyi bilmiyorum. Ne Selim'den haberim var ne de bebeğimden. Ne oldular, ne yaparlar haberim yok. Bir avukat geliyor ara sıra. Para getiriyor, tedavimle meşgul oluyor. İşte Münevver Hanım benim hikayem de bu..." Münevver Hanım dehşet içinde kalmıştı. Şaşkınlıktan dili tutulmuş gibi bakıyordu bu zavallı kadına. Onun yaşadığı acıları düşünüyor, çaresizliğini anlıyor, için için isyan ediyordu. - Kim bu kötü adam Cemile Hanım? - Kim olduğu önemli mi?.. Çok zengin bir aile. İnan bana onu düşünmek, onun hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum. Adını ağzıma bile almak istemiyorum. Söylemek istememişti. Münevver Hanım diyecek bir şey bulamadı. Bir sessizlik çöktü odanın içine... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.