Ali bin Muhammed Antâkî

A -
A +
Kur'ân-ı kerimin bazı sûrelerinin başındaki hece harflerine "Hurûf-i Mukattaat" denir. Kur'ân-ı kerimin yirmidokuz sûresi bu harflerle başlamaktadır

Ali bin Muhammed Antâkî hazretleri meşhur kıraat âlimlerindendir. 299'da (m. 911) Antakya'da doğdu. Burada kıraat öğrendi. Sonra Kahire'ye, sonra da Endülüs'e (İspanya) gide­rek Kurtuba'ya (Cordoba) yerleşti ve 377 (m. 987) tarihin­de orada vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Kur'ân-ı kerimin bazı sûrelerinin başındaki hece harflerine "Hurûf-i Mukattaat" denir. Kur'ân-ı kerimin yirmi dokuz sûresi bu harflerle başlamaktadır. Bu sûrelerden üç tanesi bir; on tanesi iki; on üç tanesi üç; iki tanesi dört ve bir tanesi de beş mukattaa harfiyle başlamaktadır. Bu sûreleri şöylece sıralayabiliriz:
Bakara, Âl-i İmran, A'râf, Yunus, Hud, Yusuf, Ra'd, İbrahim, Hicr, Meryem, Neml, Kasas, Ankebut, Rum, Lokman, Secde, Yâsîn, Sâd, Mü'min, Fussilet, Tâhâ, Şuarâ, Câsiye, Ahkâf, Kaf, Kalem, Şurâ, Zuhruf, Duhan...
Bir kısım âlimlere göre bu harfler, Kur'ân-ı kerimin esrarındandır. Allahü teala bunların hakikatini bilmeyi kendine tahsis etmiştir. Bu görüşte olan âlimler haliyle onları tefsir etmekten kaçınmışlardır. Şa'bî, Süfyan-ı Sevrî ve muhaddislerden bazılarının rivayetlerine göre:
"Allahü tealanın her kitabında bir sırrı vardır; bunlar da Kur'ân-ı kerimin sırrıdır. Bunlar, sadece Allah'ın bildiği müteşâbihattandır. Onlar hakkında konuşmamız gerekmez (caiz olmaz). Onlara inanır ve nakledildikleri gibi okuruz. Bazı müctehid âlimler de "Hurûf-i Mukattaat" hakkında ictihadda bulunmuşlardır. Bunlardan biri olan Abdullah ibn-i Abbâs'a (radıyallahü anh) nisbet edilen bir rivayete göre "Kâf-hâ-yâ-ayn-sâd" harfleri Allahü teâlânın şu isimlerine delâlet ederler "el-Kerîm, el-Hâdî, el-Hakîm, es-Sâdik" "Elif-lâm-mîm" harfleri, "Ben Allah'ım daha iyi bilirim" manasındadır. Allahü teâlâ Sûre-i Fâtihâdan sonra, Kur'ân-ı azîm-üş-şânda yemîn ederek buyurur ki: (Elif lâm mim). (Elif); Allahü tebâreke ve teâlâ hazretlerinin ilahlığı ve vahdâniyyeti hakkı için, (Lâm); Cebrâîl aleyhisselâmın elçiliği ve imâmeti hürmeti için, (Mim), Muhammed aleyhisselâmın nübüvveti ve risâleti hürmeti için denilmekdedir. (Elif), Allah lafzının elifidir. (Lâm), Lâ ilâhe illallah lafzının (lam)ı, (mim), Muhammed aleyhisselâmın ismindeki (mim)dir...