"Allahım! Merhametine ve ihsân ettiğin helâl rızka, ihsânına karşı şükrümüzü arttır."
Cemâl Halîfe Osmanlı âlimlerindendir. Aksaraylıdır. Konya medreselerinde ilim öğrendi. Halvetî tarikatı şeyhlerinden Habîb Karamânî’nin sohbetlerine devam ederek tasavvufta yüksek derecelere ulaştı. Daha sonra da İstanbul’a gitti. 933 (m. 1526) senesinde orada vefât etti. Buyurdu ki:
“Din kardeşlerinden bir cefa görürsen, bil ki bu, yaptığın bir hatâdan dolayıdır. Derhal Allahü teâlâya dön ve tövbe et. Ayrıca, bir sevgi görecek olursan, Allahü teâlâya olan tâatından (Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmaktan) hasıl olduğunu bil ve şükr et.”
“Bir kimsenin, sanki o işe memurmuş gibi, durmadan halkın ayıbını sağa sola aktardığını görürseniz, bu hâliyle azap tuzağına tutulduğunu biliniz.”
“İsâbet edip, doğru konuştuğunda sana bir ecir ve sevap getirmeyen, hatâ ettiğinde de seni günâha götüren bir sözü söylemekten sakın. Bu söz, Müslüman kardeşine kötü zanda bulunmandır.”
“Sen bir kişi ile arkadaş olduğun zaman bazı husûsları yerine getirmen gerekir. Beraber olduğunuzda, şayet onun nalınlarının ipi kopar ve o bunları düzeltip bağlayıncaya kadar sen onu beklemezsen, sen arkadaşlık hukukuna riâyet etmemiş olursun ki, sen, bu hâlinle dost olamazsın. Yine, senin arkadaşın bir ihtiyâç için bir yerde oturduğunda, o işini bitirinceye kadar onu beklemezsen sen yine hakiki dost sayılmazsın.”
“Allahım! Bize rahmet hazinelerinden birini aç. Rahmetinden sonra bize dünyâda ve âhirette hiç azap etme. Allahım! O geniş ihsânından bize helal ve temiz bir rızık ihsân et. Rızık verdikten sonra bizi, senden başkasına muhtaç eyleme, Allahım! Merhametine ve ihsân ettiğin helâl rızka, ihsânına karşı şükrümüzü arttır. Biz sana muhtacız. Senin yardımın ve ihsânın ile ancak başkasından müstağni (uzak) oluruz.”
“Kişi, Müslüman kardeşlerine tevâzu etmesiyle, onların hürmet ve saygısını kazanır.”
“Allahü teâlâ, mümin kulunun işinin sonunun hayır olmasını murad ettiği zaman, ona biraz acı ve sıkıntı tattırır.”
“Kim gülerek günâh işlerse, ağlayarak Cehenneme girer.”
“Günâhı çok yapıyorsunuz. Hâlbuki istiğfarı çok yapmalısınız. Çünkü, insan, âhirette, amel defterinde iki satır arasında istiğfar görünce çok sevinir.”
O mübarek zat, yaşlı bir zât görünce, "Bu benden daha hayırlı, daha iyidir, çünkü o, yaşça benden büyüktür. Onun için, daha fazla ibadet yapmıştır. Bir genci gördüğü zaman, ben ondan daha fazla günah işledim. O ise, yaşı küçük olması sebebiyle, daha az günâh işlemiştir" derdi.
Vehbi Tülek'in önceki yazıları...