Âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri yanlış tevîl edenler!

A -
A +

“La ilahe illallah ehline kâfir demeyiniz! Bunlara kâfir diyenin kendisi kâfir olur.”

 

 

 

İbni Harbeveyh hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 232 (m. 848) senesinde Bağdâd’da doğdu. Bağdâd’ın meşhur âlimlerinden hadis ve fıkıh ilmi öğrendi. İlim tahsilini tamamladıktan sonra  Vâsıt’ta ve Mısır’da kadılık yaptı. 319 (m. 931)’de Bağdâd’da vefât etti.

 

İbni Harbeveyh’in rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden biri şudur:

 

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh), Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

 

“Ey Ebû Hüreyre! Kur’ân-ı kerîmi öğren ve öğret. Şüphesiz ki, sen bu hâl üzere ölürsen, melekler senin kabrini Kâbe’nin ziyâret edildiği gibi ziyâret ederler. İnsanlara sünnetimi istemeseler de öğret. Eğer sırat üzerinde bir an bile durmadan geçip Cennete girmek istersen, kendi görüşüne göre Allahü teâlânın dîninde bid’at çıkarma!”

 

İbn-i Ömer’den (radıyallahü anhüma) şöyle rivâyet etti: Hazreti Ömer, umre için Resûlullahtan izin isteyince, Resûlullah “Yâ ahî (Ey kardeşim) duânda bizi de unutma!” buyurdu.

 

İbni Harbeveyh bir dersinde şunları anlattı: 

 

Hadîs-i şerîfte; “La ilahe illallah ehline kâfir demeyiniz! Bunlara kâfir diyenin kendisi kâfir olur” buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf; “La ilahe illallah ehli” yani, “Ehl-i kıble” olan kimse, icmâ’ ile zarurî olarak bildirilmemiş inanılacak şeylerden şüpheli nassları (âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfleri) yanlış tevîl ederek, Ehl-i sünnetin doğru yolundan ayrılınca veya başka bir büyük günah işleyince kâfir olmaz demektir. Fakat, Ehl-i sünnetten ayrılan kimse, tevâtür ile zarurî olarak öğrenilen din bilgilerinden birine inanmazsa, buna 'La ilahe illallah ehli' denmez. Böyle kimse imansız olur.”

 

“Başkasının malını ondan izinsiz, zorla almaya, 'gasbetmek' denir. Gasp, haram olduğu gibi, gasbedilen malı kullanmak da haramdır. Başkasının malını izinsiz alıp, kullanıp, sonra geri vermek, malda ayıp ve kusur hâsıl olmasa bile, haram olur. Kendisine vedîa olarak emânet bırakılan veya gasbettiği malı, parayı ticârette veya başka yerde kullanıp da bundan kazanç sağlamak caiz değildir. Kazandığı şey haram olur. Bunu fakire sadaka vermesi lâzım olur. Birinin malını, parasını şaka olarak da alıp saklamak haramdır. Çünkü, böylece, başkasını üzmüş oluyor. Başkasına eziyet vermek haramdır.”

 

 

 

 

 

Vehbi Tülek'in önceki yazıları...