Bid’at çıkarana hürmet etmek!

A -
A +
Bid’ati yaymak, dîn-i İslâmı yıkmaktır. Bid’at çıkarana ve işleyenlere hürmet etmek, onları büyük bilmek, İslâmiyetin yok olmasına sebep olur.
 
Hâce Muhammed Abdullah hazretleri Hindistan evliyâsının büyüklerinden Hâce Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin ikinci oğludur. Zikri ve bu büyükler yolundaki murâkabeyi, İmâm-ı Rabbânî’den “kuddîse sirruh” aldı. İmâm-ı Rabbânî’nin “kuddîse sirruh” kıymetli Mektûbât kitaplarında, hocalarının bu saâdetli oğullarına birçok yüksek mektupları vardır. Bir mektupta (2. cild 23. mektup) şöyle buyururlar:

“Allahü teâlâya hamd ederim. O’nun seçtiği insanlara selâmet ve iyilikler ihsân etmesini duâ ederim. Kıymetli oğlum! Size ve diğer dostlara söyleyeceğim en birinci nasihat, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid’atlerden kaçınmaktır. İslâm dîni, garip olmaya ve zayıflamağa başladı. Müslümanlar kimsesiz kaldı. Bundan sonra da, daha garip olur gider. O dereceye gelir ki, yeryüzünde Allah 'celle celâlühu' diyen kimse kalmaz. Kıyâmet, dünyâda iyi insanlar kalmayıp, her yeri kötülük kapladığı zaman kopar buyuruldu. En mesut, en kazançlı kimse; dinsizliğin çoğaldığı bir zamanda, unutulmuş sünnetlerden birini meydana çıkaran ve yayılmış bid’adlerden birini yok eden kimsedir.

Şimdi öyle bir zamandayız ki, insanların en iyisi olan Peygamber efendimizden bin sene geçmiş bulunuyor. Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) zamân-ı saadetinden uzaklaştıkça, sünnetler örtülmekte, yalanlar çoğaldığı için, bid’at yayılmaktadır. Bir kahraman lâzımdır ki, sünnete yardım edip, bid’ati durdursun, kaçırsın. Bid’ati yaymak, dîn-i İslâmı yıkmaktır. Bid’at çıkarana ve işleyenlere hürmet etmek, onları büyük bilmek, İslâmiyetin yok olmasına sebep olur. Hadîs-i şerîfte, (Bid’at işleyenlere büyük diyen, Müslümanlığı yıkmaya yardım etmiş olur) buyurulmuştur. Bunun ne demek olduğunu iyi düşünmelidir. Bir sünneti meydana çıkarmak ve bir bid’ati ortadan kaldırmak için, son gayretle çalışmak lâzımdır. Her zaman, hele Müslümanlığın çok zayıfladığı bir zamanda, İslâmiyeti kuvvetlendirmek için, sünnetleri yaymak ve bid’atleri yıkmak lâzımdır. Eskiden gelen Müslüman âlimleri, bid’atte bir güzellik görmüş olacaklar ki, bunlardan ba’zılarına, hasene (yani güzel) ismini vermişlerdir. Fakat bu fakir, (yani İmâm-ı Rabbânî (kuddîse sirruh) bu noktada onlara uymuyor ve bid’atlerden hiçbirini güzel görmüyorum. Hepsini karanlık ve bulanık görüyorum."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.