"Bu etten siz yiyemezsiniz!"

A -
A +

Beyzâde Efendi, bir sene hacca gitmeye karar verdi. Hanımı o sene hâmile idi. Bir gün hanımı yatakta yatarken dışarıdan et kokusu geldi!..

 

 
Beyzâde Ali Rızâ Efendi son devir Osmanlı âlimlerindendir.  1810 (H.1225) senesinde Elazığ-Harput'ta doğdu. Tahsil çağına gelince  Dağıstanlı Hâfız Mehmed Efendinin derslerine devâm etti. İcazet alarak talebe yetiştirdi. 1877-78 Rus Harbinde talebeleriyle birlikte cepheye koştu. Erzurum müdâfaasında büyük yararlılıklar gösterdi. 1904 (H.1322) senesinde Harput'ta vefât etti...
Beyzâde Efendi, bir sene (nafile) hacca gitmeye karar verdi. Hanımı o sene hâmile idi. Bir gün hanımı yatakta yatarken dışarıdan et kokusu geldi. Beyzâde Efendiye; "Efendi! Şu kızarmış et kimlerde pişiyorsa git benim hatırım için bir parça isteyiver. Canım çekti" deyince, Beyzâde Efendi; "Hemen çarşıya gidip, en âlâsından sana kebap getiririm" cevâbını verdi. Hanımının ısrarla bu kızaran etten istemesi üzerine, Beyzâde Efendi üzgün bir şekilde dışarı çıktı... Bu kokunun fakir bir komşularının evinden geldiğini anladı. Utanarak kapıyı çaldı ve ayaküstü mevzuyu söyledi. Kapıyı açan kadıncağız; "Olmaz efendim! Pişirdiğim bu eti sizin yemeniz uygun değildir" dedi. Beyzâde Efendinin ısrârı üzerine kadın gerçeği söylemek mecbûriyetinde kaldı ve; "Efendim! Üç günden beri çoluk-çocuk açız. Çocukların ağlamalarına fazla dayanamadığım için, sokakta bir köpek yakalayıp kestim. İşte kızaran et budur. Çocuklarımın seslerinin kesilmesi için kızartıyorum. Onları oyalıyorum" dedi...
Bu durum karşısında gözleri yaşaran Beyzâde Efendi, hemen evine dönerek hac için ayırdığı paranın tamamını kadına verdi ve hacca gitmekten vazgeçti...
Arkadaşları ile kararlaştırdıkları gün gelince, Beyzâde Efendi arkadaşlarına hacca gidemeyeceğini söyledi. Sebebini öğrenmek istedilerse de, Beyzâde Efendi söylemedi. Bunun üzerine arkadaşları yola koyuldu...
Uzun ve zahmetli bir yolculuktan sonra Mekke'ye varan arkadaşları hayret içinde kaldılar. Çünkü Beyzâde Efendi kendilerinden önce gelmişti. Bazıları; "Eğer bizden sonra yola çıkmış olsaydı, mutlaka bizi gelip geçerdi. Biz de onu görürdük. Ama böyle bir şey olmadı" dediler. Kâbe'nin tavâfı esnasında, namaz kılarken, Arafat'a çıkarken hep en ön saflarda Beyzâde Efendiyi gördüler...
Harput'a döndüklerinde Beyzâde Efendiye bu durumun hikmetini sordular. O da; "Hayır ve hasenât yüzünden. Siz Kâbe'ye yürümekle mi varıldığını sanırsınız?" dedikten sonra, olanların hepsini anlattı. Bundan sonra Harput'ta fakirler hiçbir zaman muhtaç duruma düşmedi. Zenginler fakir aramak için yarıştılar...