Nimetlere kavuşturan, Allahü teâlâya yaklaştıran, O’nun mağfiretine vesile olup, Cennetine ulaştıran şeylerin en üstünü, din ilmini yaymaktır...
Ebû Bekr ibn-i Fûrek hazretleri Kelâm, tefsîr, nahiv, lügat ve Şafiî mezhebi usûl ve fıkıh âlimidir. 406 (m. 1015) yılında İran’da, Nişâbûr yakınlarında vefât etti. Kelâm ilmiyle ilgili olarak yazdığı “En-Nizâmî fî usûl-iddîn” adlı eserinin mukaddimesinde buyurdu ki:
Nimetlere kavuşturan, Allahü teâlâya yaklaştıran, O’nun mağfiretine vesile olup, Cennetine ulaştıran şeylerin en üstünü, din ilmini yaymaktır. Âlemlerin Rabbini tevhîd etmek (bir olduğunu bildirmek), O’nu yarattıklarına benzemekten tenzih etmek, cisimlere benzetmeyi reddedip, açık delîllerini ortaya koymak, itiraz edilen hususları ispat edip açıklamak, ahkâm-ı dîniyyenin (dînî hükümlerin) usûl ve fürû’unu bilmek lâzımdır. Böylece, dinin esâsı doğru olarak öğrenilmiş olur. Hâllerinde ve sözlerinde hatadan korunmuş, amelleri düzelmiş, kendisine emredilene ve davet edildiğine yapışmış, nehyedildiğinden uzaklaşarak ona meyletmemiş olur. Nitekim Allahü teâlâ bize ilim öğrenmeyi emretti. Tevbe sûresi yüzyirmiikinci âyetinde meâlen “Her kabileden büyük bir kısmı savaşa gitmeli, onlardan bir kısmı da, din ilimlerini öğrenmek ve kabileleri savaştan kendilerine döndüğü zaman, onları Allahın azâbı ile korkutmak için geri kalmalıdır. Olur ki, Allahın azâbından sakınırlar” buyurdu ve din ilimlerini öğrenmeyi bize farz kıldı. Resûlullah da (sallallahü aleyhi ve sellem) hadîs-i şerîflerinde bizi bu hususta teşvik ederek “Melâike-i kirâm, ilim talibi için, onun yaptığından râzı olarak, kanatlarını (ayakları altına) serer” buyurmaktadır. Âlimler de; “Şeytana karşı âlimin uykusu, cahilin ibâdetinden daha şiddetlidir (onu daha çok korkutur)” buyurarak övmektedir. Çünkü âlim, insanları dînin hükümlerini öğretmek sûretiyle doğru yola götürür. Bu da şeytana ağır gelir. Çünkü şeytan, onları aldatmaktan vehim ve ümitsizliğe düşürmekten ümit keser. Âbid için ümidi vardır. Bütün kötülükleri yaptırabileceğini düşünür. Açığını arar.
Ebû Kâsım el-Kuşeyrî anlatır:
Vefat ederken Ebû Bekr İbni Fûrek hazretlerinin huzûruna gittim, hastaydı. Beni görünce, gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Bunun üzerine, “Allahü teâlâ sana afiyet versin ve şifâ nasip eylesin” dedim. Bana, “Sen beni ölümden mi korkuyor sanıyorsun? Halbuki ben, ölümden sonra hâlimin ne olacağından korkmaktayım” diye cevap verdi ve biraz sonra da vefat etti...