"Ey insan! Kime tâbi isen onun kulu olursun!..”

A -
A +
“Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez. Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür.”
 
Kefevî Ebû Bekr Efendi Kanunî Sultan Süleymân zamanında Kırım’da yetişmiş âlim ve velîlerdendir. Önce memleketi Kefe’deki âlimlerden dînî ilimleri tahsil etti. Tasavvuf ilimlerini de, Mısır’da Şeyh Şahin Mısrî ve Seyyid Ebü’l-Vefâ Kâdiri’den öğrendi. 970 (m. 1562) senesinde, Kefe’de vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez. Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür.”
 
“Kâmil olan kimse, aklı arzu ve isteklerine gâlip gelendir.”
 
“Söz ilâç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.”
 
“Dünyâ sevgisi bütün kötülüklerin, günahların başıdır. Günahların başı da küfürdür.”
 
“Hizmet görmek isteyen, hocasına hizmet etsin.”
 
“Talibin her vakit, her ibâdetten ayrı ayrı lezzet alması lâzımdır. Namazda nasıl hâllere kavuştuğunu, Kur’ân-ı kerîm okurken nasıl bir bağlılığın zuhur ettiğini, hadîs-i şerîf dersinde nasıl şevklerin hâsıl olduğunu, Kelime-i tevhîd söylerken nasıl bir zevkin meydana geldiğini bilmelidir. Bunun gibi şüpheli lokmalardan nasıl bir zulmetin yükseldiğini ve diğer günahları da buna benzeterek tesîrlerini bilmelidir.”
 
“Zevk, şevk, keşif ve kerâmet peşinde olan, Allahü teâlâyı arayıcı değildir.”
 
“Nefsinin arzularına tâbi olan, Allahü teâlâya nasıl kul olur? Ey insan! Kime tâbi isen onun kulu olursun.”
“Duâ ederken nûrlar akıp gelir. Duânın kabûl olması yönünden bu bereketleri ayırmak zordur. Bazıları demişlerdir ki, eğer iki elde ağırlık hissedilirse, duânın kabûl alâmetidir. Biz de deriz ki, eğer sadrın inşirahı, yani göğüste bir genişleme, kalbde bir açıklık hâsıl olursa, kabûl alâmetidir.”
 
“İnsanlar dört kısımdır: Nâmerdler, merdler, civânmerdler ve ferdlerdir. Dünyâyı isteyen nâmerd. Âhıreti isteyen merd, âhıretle birlikte Hak teâlâyı isteyen civânmerd, yalnız, Hakkı isteyen ferddir.”
 
“Dînin edeblerine riâyet etmeden, yolunun kâmil olduğunu iddia edenin delîli yoktur.”
 
“Kendisini fazla medheden kimse, başkasını da aynı derecede kötüler. Başkasını fazla kötüleyen, kendisini fazla metheder.”
 
“Allahü teâlâyı taleb ve O’nun rızâsını isteme husûsunda samimî ve doğru olan, Allahü teâlâdan başkasının terkine aldırmaz.”
 
"Allahü teâlâdan sonu belirli olmayan bir şey istendiği zaman; 'Yâ Rabbî! Hayır ise müyesser et' demelidir. Zira hayrı olmayan bir şeyin yokluğu, varlığından hayırlıdır.