FIKIH ÂLİMİ Abdurrahim Nişâbûrî

A -
A +
Abdurrahim Nişâbûrî hazretleri tefsîr, hadîs ve fıkıh âlimlerindendir. İmam-ı Kuşeyrî hazretlerinin oğludur. 514 (m. 1120)'de İran'da, Nişâbûr'da vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Âl-i İmrân sûresinin 28.  âyetinde meâlen, (Müminler müminlerden başka, kâfirleri sevmesinler. Onları seven, Allahü teâlâyı sevmiş olmaz. Dârülharbde, zarûret olunca, onlara dostluk göstermek câiz olur) buyuruldu.
Âl-i İmrân sûresinin 118.  âyet-i kerimesi meâlen, (Ey müminler! Mümin olmayan kâfirlerle dost, arkadaş olmayınız!) ve Mücâdele sûresinin 2.  âyet-i kerimesi meâlen, (Allahü teâlâya ve âhiret gününe inanan, Allahın ve Resûlünün düşmanlarını sevmez) ve Mâide sûresinin 54.  âyet-i kerimesi meâlen, (Ey îman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları sevmeyiniz!) ve Mümtehine sûresinin birinci âyeti meâlen, (Ey îman edenler! Benim ve sizin düşmanlarımızı sevmeyiniz) ve Tevbe sûresinin 72.  âyeti meâlen, (Müminlerin erkekleri ve kadınları birbirlerini severler)dir.
Bu âyet-i kerimeler de, kâfirleri sevmeyi haram etmektedir. Müminin kâfiri sevmesi üç türlü olur. Birincisi, onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu muhabbet yasaktır. Çünkü, onun dîninden râzı olmuştur. Küfrü beğenen kâfir olur. Böyle muhabbet, îmanı giderir. İkincisi, herkesle iyi geçinmek için, kâfire dost görünmektedir. Bu muhabbet memnû' değildir. Üçüncüsü, ikisi ortasıdır. Onlara meyleder, yardım eder. Dîninin bâtıl olduğunu bilerek, akrabâlık, iş arkadaşlığı sebebi ile dostluk yapar. Bu muhabbet küfre sebep olmaz ise de, câiz değildir. Çünkü bu muhabbet, zamanla dînini beğenmeye sebep olur.
Müseylemetül-kezzâbın adamları iki sahâbîyi yakaladı. Birisine, (Muhammedin peygamber olduğuna inanıyor musun?) dedi. Evet dedi. (Benim de peygamber olduğuma inanıyor musun?) dedi. Buna da evet dedi. Bunu serbest bıraktı. Diğerini getirdiler. Buna da sordu. Birinci suâle evet, ikincisine, ben sağırım dedi. Bunu öldürdü. Resûlullah haber alınca, (İkincisi, îmanı üzere şehit oldu. Birincisi, Allahü teâlânın verdiği izne tâbi oldu) buyurdu. Nahl sûresinin 106. âyet-i kerimesinde meâlen, (İkrâh ile [korkutularak] kalbi îman ile dolu iken küfür söyleyen affolur) buyurulmaktadır.