Hilmin ve yiğitliğin en yükseği!..

A -
A +
Kişinin kendisine zulmedeni affetmesi, hilmin (yumuşaklığın) ve şecaatin (yiğitliğin) en yükseğidir. Kendisine vermeyene vermek, cömertliğin en yükseğidir.
 
Hüseyin Râgıb İsfehânî hazretleri Meşhûr tefsîr ve nahiv âlimidir. İran’da İsfehan’da doğdu. 502 (m. 1108)’de vefât etti. Râgıb-i İsfehânî’nin yazdığı ez-Zeria ilâ mekârim-iş-şerîa’dan bazı bölümler:
Nefsin temizlenmesi, kuvvetli üç ıslâh ile mümkün olmaktadır. Bu üç ıslâhın ilki, düşüncenin ıslâhı olup, bu da; itikatta hak ile bâtılı, konuşmada doğru ile yalanı, amelde güzel ile çirkini ayıracak hâle gelinceye kadar ilim öğrenmekle hasıl olur. İkinci ıslah; şehvetlerin, arzuların ıslahı olup, gücü yettiği kadar cömertliği nefse kolaylaştırır. Üçüncüsü; hamiyeti ıslah olup, bu hamiyeti kolaylaştırmakla elde edilir. Hamiyet: Dîni, milleti himâye etmekte, korumakta, şerefini savunmakta, tembellik etmeyip bütün kuvveti ile gayret etmektir. Hamiyeti kolaylaştırmakla, nefis gazaptan uzaklaşır ve şecaat sahibi olur. Böyle şecaate ulaşan nefis, korkaklıktan, kötü hırstan uzaklaşır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: 
“Îmânı en kâmil olanınız, ahlâkı en güzel ve ailesine yumuşak olanınızdır.” Yani ailesine yumuşak davranan, onları en güzel şekilde terbiye edip yetiştirendir.
Tahrîm sûresinin altıncı âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki: “Ey îmân edenler! Kendinizi ve ailenizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu, insanlarla taşlardır...”
Denildi ki; güzel ahlâk, Kur’ân-ı kerîmin şu âyet-i kerîmesinde toplanmıştır; meâlen; “Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allaha ve Resûlüne îmân ettikten sonra şüpheye sapmayıp, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşırlar, işte onlar, (îmânlarında) sâdık olanların ta kendileridir.” (Hucurât-15).
Îmân ile ilim ve hikmet elde edilir. Bu da, düşünceyi ıslah iledir. Mücâhede ile şehveti ıslâha tâbi olan iffet ve cömertlik elde edilir. Yine bu elde edilenlerle, hamiyetin ıslâhına tâbi olan, şecaat ve hilm elde edilir.
Allahü teâlâ, A’râf sûresinin yüzdoksandokuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen; “Sen bağışlama yolunu tut, iyiliği emret ve câhillerden yüz çevir” buyuruyor. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde; “Affetmek demek, sana zulmedeni affetmen, sana vermeyene vermen, seni ziyâret etmeyeni (seni aramayanı) aramandır” buyurdu. Kişinin kendisine zulmedeni affetmesi, hilmin (yumuşaklığın) ve şecaatin (yiğitliğin) en yükseğidir. Kendisine vermeyene vermek, cömertliğin en yükseğidir. Kendisine gelmeyene gitmesi, ziyâret etmesi ihsandır.