İbn-i Zafer Saklî rahmetullahi aleyh, tefsîr, lügat, nahiv, ferâiz ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. Aslen Sakliye (Sicilya) adasındandır. Bu sebeple "Saklî" nisbet edildi. 497 (m. 1104)'de Mekke'de doğdu. 565 (m. 1170)'de Hama'da vefât etti. "Sülvân-ül-mutâ' fî rıdvân-il-etbâ" adlı eserinde, "Tevfîz ve Sabır"la ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: Rabbinden râzı olan, yanî mutmain olan nefs, Rabbinin emirlerine boyun eğer. Aklı, şehevî arzularına gâlib gelir. Melek sıfatı ile bezenir. İbâdet ve tâatten başka bir şey düşünmez olur. Melekler gibi gece-gündüz Rabbini tesbih eder ve hiçbir zaman kendisine gevşeklik gelmez. Nûr sûresi 19. âyet-i kerîmede Allahü teâlâ meâlen; "Sizin için hayırlı olanı Allahü teâlâ bilir" buyurdu. Bu âyet-i kerîmelerde kasdedilen şey, herkesin arzu ederek istediği şeyin meydana gelmesini düşünmeden, Allahü teâlâya teslim olmasının lüzumudur. Çünkü selâmet ve saadet, işini Allahü teâlânın irâdesine teslim etmektedir. İşlerini Allahü teâlânın irâde-i külliyesine teslim etmeyen kimse zarar görür. Basiret sahibi kimse, zarar ve faydadan emîn olmadığı gibi, kendisine gelen fayda veya zarardan dolayı üzüntü de duymaz."İlim mü'minin dostudur." Çünkü, zafer ve kurtuluş ilim ile hâsıl olurken, ilim mü'min ile dostluk eder. Mü'min, ölümü esnasında bile ilmi ister, işlerinde onun yardımını görür. Bilmediği şeyleri de nûru ile aydınlatır. "Hilm, (mü'minin) veziridir." Çünkü vezîr, zor işleri yüklenmekle vazîfelendirilmiştir. Mü'min ilme tâbi olmada hilmden yardım görür, dünyâ sıkıntılarını hilme yükletir. "Akıl, (mü'minin) delîlidir." Çünkü akıl, mü'minin acele ve cehâlet ile bir işe girişmesine engel olur. O işin terk edilmesini sağlayıp, doğru yolu ve akıbeti gösterir. Kötü işten koruyup, hatâdan muhafaza yolunu açar. İlim ve akıl ni'metine şükretmekte cimri olmamak için, ilmin ve aklın icâbı olan amelleri işlemelidir.
"Amel, (mü'mini her hayra) götürücüdür." "Rıfk, (mü'minin) babasıdır." Çünkü yumuşaklık, yardım ve muvafakatta mü'mine babası gibidir. Bir işe girişirken, rıfka müracaat ve itaat etse, işi kolaylıkla hâsıl olur. Yumuşaklık ve incelik, mü'mine bitişik veya ayrı olmayıp, mü'minin sıfatıdır. "Sabır, (mü'minin) askerinin komutanıdır..."
Bütün bu hasletler asker, sabır da onların komutanı durumundadır. Her biri yapmaları gereken işleri sabır olmadan yapamazlar. Çünkü sabra tâbi olunmadıkça, nefsin aceleciliği ve vesvesesi bütün güzel huyları bozar...