KADIASKER Gedizli Mehmed Efendi

A -
A +
"Allahü teâlânın, kaderi, yani ezelde ilmi nasıl ise, Levh-i mahfûzdaki değişiklikler, ona uygun olur."

Gedizli Mehmed Efendi Osmanlı fıkıh âlimidir. 1165 (1752)'de Kütahya-Ge­diz'de doğdu. Hem baba hem de anne tarafından seyyiddir. İlk tahsilinden sonra İstanbul'a gitti. Tahsilini tamamlayarak çeşitli medreselerde müderrislik, Bağdat ve Filibe kadılığı, nihayet Anadolu Kadıaskerliği yaptı. 1253 (m. 1837)'de İstanbul'da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
İmâm-ı Gazâlî, (İhyâ-ül-ulûm) kitabında buyurdu ki: "Kazâ-i muallak, Levh-i mahfûzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapıp, duâsı kabul olursa, o kaza değişir." Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan duâ, o belâ gelirken korur." Duânın belâyı defetmesi de, kaza ve kaderdendir. Bir hadîs-i şerîfte; "Kazâ-i muallakı, hiçbir şey değiştiremez. Yalnız duâ değiştirir ve ömrü, yalnız, ihsân, iyilik arttırır" buyuruldu. Allahü teâlânın takdîrinin, yani kaderin, Levh-i mahfûzda yazılması kazadır. "Ecel-i kazâ"yı da, iyilik etmek geciktirir. Fakat, "Ecel-i müsemmâ" değişmez. Ecel-i kaza denilen; meselâ bir kimse, eğer iyi iş yapar, yahut sadaka verir, hac ederse ömrü altmış sene, bunları yapmazsa kırk sene diye takdîr edilmesi gibidir. Vakit tamâm olunca, eceli bir ân gecikmez...
Birinin üç gün ömrü kalmış iken, akrabasını Allah rızâsı için ziyâret etmesi ile, ömrü otuz seneye uzar. Otuz yıl ömrü olan kimse de, akrabasını terk ettiği için, ömrü üç güne iner. "Lübâb-üt-te'vîl" (Tefsîr-i Hâzin) kitabında diyor ki:
Takdîr, ezelde Levh-i mahfûzda yazılmıştır. Sonradan bir şey yazılmaz. Yani, Levh-i mahfûzda olacak değişiklikler ve ömürlerinin artması ve kısalması da, ceffelkalem (yani ezelde) yazılmıştır ki, buna kazâ-i muallak denir. Allahü teâlânın, kaderi, yani ezelde ilmi nasıl ise, Levh-i mahfûzdaki değişiklikler, ona uygun olur. Ömer (radıyallahü anh) yaralanınca, Ka'b-ül-ahbâr buyurdu ki: "Ömer (radıyallahü anh) daha yaşamak isteseydi, duâ ederdi. Zîrâ onun duâsı elbette kabûl olur." İşitenler şaşırıp; "Nasıl böyle söylüyorsun? Allahü teâlâ "Ecel, bir ân gecikmez ve vaktinden önce gelmez" buyurdu" dediklerinde "Evet, ecel hâzır olduğu vakit gecikmez. Ancak, sadaka ile, duâ ile, amel-i sâlih ile, ömür uzar. Zîrâ Fâtır sûresinde; (Herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır) buyurulmaktadır" dedi.