“Müslümanlığı öğreniniz. Öğrenince de ondan yüz çevirmeyiniz. Doğru yola yapışınız. Bu yol, Müslümanlıktır. Müslümanlıkta sağa sola sapmayınız..."
Refi bin Mihran hazretleri Tabiînin büyüklerindendir. 93 (m. 711) senesinde vefât etti. Hazreti Ebû Bekir’i ve Ömer’i (radıyallahü anhümâ) gördü. Güzel ve çok faydalı sözleri vardır. Buyurdu ki:
“Allahü teâlânın sevdiği ve beğendiği işleri yap, böyle yapan kimse sâlih amellere, iyi işlere meyleder, onu yapar. Kötülüklerden ve günahlardan uzak kal. Kötülük yapan, günah işleyen kimse, kötülük ve günaha alışır, bunları yapmakta devam eder. Allahü teâlâ günahkâra, dilerse azap eder, dilerse onu bağışlar.”
“Allahü teâlânın insanı Müslüman olmakla şereflendirmesi, arzu ve isteklerinden koruması büyük nimetlerdendir.”
“Utanan ve kibirli olan ilim öğrenemez.”
“Müslümanlığı öğreniniz. Öğrenince de ondan yüz çevirmeyiniz. Doğru yola yapışınız. Bu yol, Müslümanlıktır. Müslümanlıkta sağa sola sapmayınız. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve onun gökteki yıldızlar gibi olan Eshâbının yoluna yapışınız. Arzu ve isteklerinizden çok sakınınız. Arzu ve istekler aranızda düşmanlık ve kin meydana getirir.”
“Bir âlimden ilim almak için, günlerce yol yürürdüm. O zâtın yanına vardığım zaman, onda ilk aradığım, namazını doğru ve şartlarına uygun kılıp kılmadığı olurdu. Eğer, şartlarına uygun kılarsa, yanında kalır, ondan ilim öğrenirdim. Bu şekilde bulmazsam yanında kalmaz ondan ilim almazdım.”
“Kendileriyle görüştüğüm zaman Resûlullah’ın Eshâbı bana şöyle dedi: (Allahü teâlâdan başkası için, iş yapma, sonra Allahü teâlâ seni kendisi için amel (iş) yaptığın kişinin eline bırakır.)”
Birisi, Refi bin Mihran hazretlerinin abdest aldığını görünce, “Allahü teâlâ tevbe edenleri ve temiz olanları sever” meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. Bunun üzerine O da, “Kastedilen mânâ, su ile temizlenenler değil, günahlardan temizlenenlerdir” buyurdu.
Refi bin Mihran hazretlerinin rivâyet ettiği iki hadîs-i şerîf:
Resûlullah sıkıntılı zamanlarında “Lâ ilahe illallahü azîm-ül-alîm, lâ ilahe illâ rabbül-âlemîn, rabb-ül-arşil-kerîm, lâ ilahe illallah, Rabbü-s-Semâvâti ve-l-Erdı ve Rabb-ül-arş-il-azîm” buyururlardı. İbni Abbas’tan (radıyallahü anhüma) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Dinde aşırı gitmeyiniz. Sizden önceki ümmetler dinde aşırı gitmeleri sebebiyle helak oldular.”