Mushafları, yedi kırâat üzere okumak caizdir...

A -
A +

Hazreti Ebû Bekr’in topladığı mushafta, Kur’ân-ı kerîmi yedi çeşit okumanın hepsi vardı.

 

 

 

Kâbisî hazretleri kırâat, tefsîr, hadîs, kelâm ve Mâlikî fıkıh âlimidir. 324 (m. 936) yılında Tunus’ta Kayrevân’da doğan Kâbisî, yine orada 403 (m. 1012) yılında vefât etti. İlim öğrenmek için Mısır ve Mekke’ye gitti. Kayrevân’a döndüğünde zamanının hadîs, kırâat, tefsîr ve fıkıhta en büyük âlimi idi. Çok kitap yazdı. Mâlikî fıkhında “Mümhed”i meşhûrdur. Tefsîr ve kırâatte, “Münkızu min şebeh-it-te’vîl” ve “Risâlet-ül-mufassala”sı pek kıymetlidir. Kendisine ulaşan hadîs-i şerîfleri, “Mülahhıs” adlı hadîs kitabında topladı. Bu hadîs-i şerîflerden bir kısmı şöyledir: 

 

Hazreti Aişe; “Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), dabağlandıktan sonra (insan ve domuz derisi hariç), bütün ölülerin derisinden istifâde edebileceğimizi bildirdi” buyurdu.

 

Hazreti Ömer bin Hattâb (radıyallahü anh) buyurdu ki: Resûlullahın zamanında, Hişâm bin Hakîm’in namaz kılarken, Furkan sûresini Resûlullahın bana okuttuğuna uymayan birtakım harflerle okuduğunu işittim. Ona saldırmamak için kendimi zor zaptettim. Namazını bitirince hemen yanına gidip “Bu sûreyi sana kim okuttu?” diye sordum. Hişâm (radıyallahü anh), “Resûlullah okuttu” dedi. “Bir yanılma olmasın. Çünkü bu sûreyi, Resûlullah bana senin okuttuğundan başka bir şekilde okuttu” dedim...

 

Onu, elinden tutarak Resûlullahın huzûruna götürdüm. “Yâ Resûlallah! Bunu, Furkân sûresini bana okuttuğunuzdan başka bir harfle okurken işittim” dedim. Resûlullah bana “Hişâm’ı bırak” buyurdu. Ona da “Yâ Hişâm oku!” buyurdu. O da namazda okuduğu gibi okudu. Bunun üzerine Resûlullah “Bu sûre böyle inzal olundu” buyurdu. Bundan sonra bana da “Yâ Ömer oku!” diye emretti. Ben de, Resûlullahın bana vaktiyle okuttuğu gibi okudum. Bana da “Bu sûre böyle indirildi. Bu Kur’ân yedi harf üzerine indirilmiştir. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse onu okuyunuz” buyurdu...

 

Yukarıdaki hadîs-i şerîfte harf; lügat, kırâat demektir. Hazreti Ebû Bekr’in topladığı mushafta, yedi çeşit okumanın hepsi vardı. Hazreti Osman halife iken, Eshâb-ı Kirâmı (radıyallahü anhüm) topladı. Yeni yazılacak Mushafların, Resûlullahın son senesinde okuduğu şekilde olmaları söz birliği ile kabûl edildi. Bu icmâ’ya uygun olarak yazılan Kur’ân-ı kerîmler İslâm memleketlerine dağıtıldı. Kur’ân-ı kerîmi, bu dağıtılan Mushaflara uygun şekilde okumak vâciptir. Diğer altı şekilde okumak da caizdir.

 

 

 

Vehbi Tülek'in önceki yazıları...