Resûlullah Efendimizin getirdiği açıkça bilinen şeylerden birisini inkâr etmek küfürdür!
Şeyhzâde Mehmed Efendi Osmanlı tefsir ve fıkıh âlimlerindendir. Aslen İzmitli olup babasının adı Muslihuddin Mustafa’dır. Tahsilini İstanbul’da yaptı. Tefsir ve fıkıh ilimlerinde yetişerek Beyzâvî’nin “Envârü’t-tenzîl” kitabına yazdığı hâşiye ile meşhur oldu. İstanbul’un değişik medreselerinde müderrislik yaptı. 951 (m. 1544)’de vefat etti. “Envârü’t-tenzîl hâşiyesi”nde şöyle buyuruyor:
Dinde küfür: Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) getirdiği açıkça bilinen şeylerden birisini inkâr etmektir. Çünkü bir kimse, Resûlullah Efendimizin getirdiği açıkça bilinen şeylerin hepsini tasdik ederse mümin olur. Bir kimse Resûlullah Efendimizin getirdiklerinin bir kısmını veya hepsini tasdik etmezse, o kimse imansızdır.
İctihâdî ve tevâtür olarak bildirilmeyen hükümleri inkâr eden imansız olmaz. Tevâtür ile Resûlullah Efendimizin getirdiği ve dinden olduğu bilinen şeyleri inkâr eden imansız olur. Allahü teâlânın varlığını, O’nun alîm, kadir, muhtâr olduğunu veya Resûlullah efendimizin Peygamberliğini, Kur’ân-ı kerîmin sıhhatini, namazın, orucun, zekâtın, haccın, farz olması, zinânın ve içkinin haramlığı gibi, dinden olduğu açıkça bilinen husûsları inkâr eden kimse imansızdır. Çünkü bu kimse, dinden olduğu zarurî olarak ve açıkça bilinen bir şeyde Resûlullah Efendimizi tasdik etmemiştir.
Suâl: Zünnar kuşanmak (ve benzerlerini yapmak) ile Allahü teâlânın emirlerini yapmamak ve yasak ettiği şeyleri yapmak, onlardan sakınmamak arasındaki fark nedir ki, birincisini yapan imansız oluyor, ikincisinde ise kâfir olmuyor, sâdece günahkâr oluyor?
Cevap: Zünnar kuşanmak (ve benzerleri) kâfirlere mahsûs bir şekil ve görünüştür. Mümin bunları kullanmaya cesâret edemez. Fakat emirleri yapmamak, nehyedilen şeyleri yapmak böyle değildir. Çünkü bunlar, dînen mahzurlu görülen şeylerdir. Ancak insanın yaratılışında nefs-i emmâresine uymak, nefsinin arzu ve isteklerinin aklına galip gelmesi bulunduğu için, müminden, bazen nefsine uyması, hevasının galip gelmesi sebebiyle dînen mahzurlu şeyler meydana gelebilir. Bunlar dinde tekzîb ve imansızlık alâmeti sayılmamıştır. Bunlar yapıldığı zaman küfür ile hüküm olunmamıştır. Fakat birincisinde, yani zünnâr kuşanmak ve benzerlerini kullanmak ise, dinde itikâd bozukluğu olarak sayılmış, dinde tekzîb (inkâr) alâmeti olarak kabûl edilmiş, onu yapanın imansız olduğuna hükmolunmuştur.”
Vehbi Tülek'in önceki yazıları...