Şeyh Mehmed Efendi, Ellisekizinci Osmanlı şeyhülislâmıdır. Mirzâzâde diye bilinir. İstanbul'da doğdu. 1146 (m. 1733)'de aynı yerde vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Ebû Bekr-i Sıddîk'ın (radıyallahu anh) cenâzesini, vasiyeti üzerine, Resûlullahın (sallallahü aleyhi ve sellem) kabri yanına getirdiler. Selâm verip, kapına gelen Ebû Bekr'dir yâ Resûlallah dediler. Türbenin kapısı açıldı. İçeriden (Sevgiliyi sevgilinin yanına koyunuz!) sesi işitildi.
Abdullah-i Ensârî bildiriyor ki: Sâbit bin Kays (radıyallahu anh), Yemâme cenginde şehîd oldu. Kabre koyarken, (Muhammedün resûlullah ve Ebû Bekr-i Sıddîk ve Ömer-i şehîd ve Osmân-ı rahîm) sesini duyduk. Bir sapık, hazret-i Hasen'in kabri üzerine pisledi. Hemen deli oldu. Sonra öldü. Fâtıma-i Huzâ'ıyye, hazret-i Hamza'nın (radıyallahu anh) kabrini ziyâret etti. Selâm verince, (Ve aleyküm selâm) denildiğini işitti. Şeyh Mahmûd-i Kürdî, hazret-i Hamza'nın kabrini ziyâret edip selâm verince, kabirden (Ve aleyküm selâm. Oğlunun ismini Hamza koy!) sesini işitti. Evine gelince, oğlu oldu. Adını Hamza koydu.
Talha bin Ubeydullah, bir gece, Abdullah bin Amr bin Hirâm'ın kabrini ziyâret etti. Kabirden Kur'ân sesi işitti. Gelip Resûlullaha söyledi. (O Abdullah'tır. Allahü teâlâ, şehîdlerin rûhlarını Cennete koyar. Her gece rûhları bedenleri ile buluşur. Sabâh olunca, yine Cennette olurlar) buyurdu. Hazret-i Alî (radıyallahu anh) Medîne kabristânına geldi. Selâm verip, (Hâlinizi bize bildirir misiniz? Yoksa, biz mi hâlimizi haber verelim?) dedi. Bir ses işitildi: (Ve aleykesselâm yâ Emîr-el mü'minîn. Bizden sonra olanları sen söyle!) dedi.
Hazret-i Ömer (radıyallahu anh) kabristâna gelip selâm verince, (Yâ Ömer! Dünyâda yaptıklarımızın karşılığını bulduk) sesi işitildi. Hazret-i Ömer, bir gencin kabri yanına gelip selâm verdi. (Allah'tan korkarak harâmdan sakınan için iki Cennet vardır) dedi. Kabirden bir ses gelip, (Yâ Ömer! Rabbim bana iki Cenneti de ihsân eyledi) dedi.
Bir kimse, Amr ibni Âs (radıyallahu anh) hazretlerinin kabrini ziyârete geldi. Orada duran birine kabrin yerini sordu. O da, ayağını uzatarak gösterdi. Ayağına felç gelip yürüyemedi.
Ya'lâ bin Mürre, Resûlullah efendimiz ile bir kabir yanına geldi. Kabirde azâp olduğunu işitip, Resûlullaha haber verdi. Resûlullah, (Ben de işittim. Söz taşıdığı ve üzerine idrâr sıçrattığı için, azâp yapılmakdadır) buyurdu...