Seyyid Muslihuddin Efendi

A -
A +
Seyyid Muslihuddin Efendi, evliyanın büyüklerinden Merkez Efendinin talebelerindendir. Kütahya'da doğdu. Hocasının terbiyesinde yetişip kemâle erdikten sonra hocası ona kızını verip damat yaptı ve taşrada bir zâviyede irşâd vazîfesi verdi. 1575 (H.983)'de vefât etti. Türbesi, İstanbul'da Merkez Efendinin türbesinin yanındadır.
Merkez Efendi, Seyyid Muslihuddin'i kendisine dâmâd edince, talebelerinden bâzısı gıpta edip; "Aramızda ondan daha ileri kimseler varken acaba hocamız neden onu tercih etti" diye düşünmüşlerdi...
Merkez Efendi bir akşam, talebeleriyle yemekten sonra; "Acaba içinizden hanginiz bize Seyyid Muslihiddîn'i çağırır?" dedi. Talebeler birbirine bakışıp; "Efendim kapılar kapanmıştır. Seyyid uzak yerdedir. Bu mümkün değildir" dediklerinde; "Biz çağıralım. Görelim kendi gelir mi?" deyip; "Seyyid gel!" diye oturduğu yerden seslendi. Bu hâdiseyi anlatan talebe der ki:
"Yatsı namazında Seyyid Muslihiddîn Efendiyi gelmiş gördük. Merkez Efendi onu yanına alıp kulağına bir şeyler söyledi. Namazı kılıp gitti. Bu hâle şaşan talebeler onun kaldığı yere gidip oradakilere; "Bu gece Seyyid Muslihiddîn burada mıydı?" diye sordular. Onlar; "Evet yatsı namazını bizimle kıldı. Sabahtan beri mihrabda oturmaktadır" dediler. Bu hâdiseden sonra Merkez Efendi bâzı düşüncelere kapılan talebelerine; "Nasıl, Seyyid bize dâmâd olmaya lâyık mıymış, gördünüz mü?" dedi.
Seyyid Muslihuddin Efendi bir dersinde buyurdu ki:
Allahü teâlâ, emrlerini ve yasaklarını insanlara Peygamberler "aleyhimüsselâm" vâsıtası ile bildirmiştir. Peygamberler de insandır. Fakat, Allahü teâlânın bilgili, ahlâklı ve kusursuz yarattığı büyük insanlardır. Peygamberler mânen Allahü teâlâya yakın insanlar olduğu için, onların fikirlerine ve kalplerine bizimkilerden farklı ve daha geniş bilgiler ve ilhamlar verilmiştir.
Dünyânın yaratılışından bizim Peygamberimize "aleyhissalâtü vesselâm" kadar yüz yirmi dört binden ziyâde Peygamber gelip geçmiştir. Bizim Peygamberimiz en son ve en büyük Peygamberdir. Bizim Peygamberimizden sonra artık dünyâya Peygamber gelmeyecektir. Peygamberimiz, Allahü teâlânın en çok sevdiği kuludur. Allahü teâlâ, Peygamberimize, "Sen olmasaydın, bu âlemi yaratmazdım!" buyurmuştur