“İlmin evvelinde susmak, sonra güzel suâl sormak, sonra güzel anlatmak, sonra da öğrendiklerini yaymak ne güzeldir.”
İmâm-ı Ebû Amr bin A’lâ hazretleri Tabiînden olup, yedi kırâat imamından üçüncüsüdür. 70 (m. 689) senesinde Mekke’de doğdu. Basra’da yaşadı. Yahyâ bin Ya’mer, Hasan bin Ebû Hasan Basrî, Saîd bin Cübeyr, İkrime, Mücâhid ve daha birçok büyüklerden Kur’ân-ı kerîm kırâat eden Ebû Amr hazretleri, yedi kırâat imâmı (Kurrâ-i Seb’a) içinde üstadı en çok olanıydı. Enes bin Mâlik (radıyallahü anh), Ebû Sâlih Semân ve Atâ’dan ve daha başkalarından hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kur’ân-ı kerîm ve Arabî ilimlerde zamanının en âlimi idi. 154 (m. 770) senesinde Şam’a giderken Kûfe’de vefât etti.
Ebû Amr bin A’lâ, bütün bu ilimlerin yanında, manevî yüksekliklere ve makamlara da sahipti. Sevdiklerinden Ebü’l-Vâris anlatır:
Ebû Amr hazretleriyle hacca gidiyorduk. Bir gün çölde, susuz bir yerde konakladık. Hepimiz susuzluktan sıkıntı çekiyorduk. Bir ara, Ebû Amr yanımızdan ayrıldı. Bir müddet sonra aramaya çıktım. Biraz yürüyünce, Ebû Amr’ın çölün ortasında şarıl şarıl akan bir çeşmeden abdest aldığını gördüm. Beni görünce “Ey Ebü’l-Vâris! Benim bu hâlimi kimseye söyleme” buyurdu. Ben de sağlığında kimseye söylemedim...
Esmâî hazretleri, “Ben Ebû Amr’a bin suâl sordum, bin delîlle cevap verdi” buyurdu. Esmâî, O’nun zâhid yaşayışıyla ilgili hâllerini “Ebû Amr, her gün iki fels (Dinar’ın binde veya yüzde biri) para kazanırdı. Bir felsiyle bir su kabı alır, diğer bir felsiyle de reyhan alırdı. Su kabından su içer, akşam olunca da ihtiyâcı olana hediye ederdi. Reyhanı da koklardı” şeklinde anlatır...
Ebû Amr bin A’lâ hazretleri buyurdu ki: “İlmin evvelinde susmak, sonra güzel suâl sormak, sonra güzel anlatmak, sonra da öğrendiklerini ehli arasında yaymak ne güzeldir.”
“İhtiyâç sahibi olmak, onu ehlinden başkasından istemekten daha hayırlıdır.”
“Yaşlı bir zâtın genç bir çocuktan ilim tahsil etmesi doğru mudur?” diye sorulunca, “Yaşlı adamın cahilliği bir ayıpsa, elbette gençten okuması güzeldir” buyurdu.
Ebû Amr bin A’lâ hazretleri, meşhûr şâir Cerîr’den naklettiği iki beytte: “Cenâzeleri gördüğümüz zaman, onlar bizi korkuturlar, fakat onu defnettikten sonra yine oyun ve eğlenceye dalarız. Aynı bir sürüye hücum eden kurttan sürünün ürkmesi gibi, kurt bir koyun götürdü mü diğerleri otlamaya devam eder” demektedir.
İmâm-ı Ebû Amr bin A’lâ hazretlerinin mühründe “Dünyâ bir kimsenin gözünde büyürse, onun her tarafını gurûr kuşatır” meâlindeki beyit yazılıydı.
Vehbi Tülek'in önceki yazıları...