"Susmak ile ve hâl lisânı ile insanlara faydalı olamayan, konuşmakla hiç faydalı olamaz."
Mevlânâ Nizâmeddîn Hâmûş hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Sekizinci asrın ortalarında Buhârâ'da doğup, dokuzuncu asrın ortalarında, doksan yaşlarında orada vefât etti. Şâh-ı Nakşibend Behâüddîn-i Buhârî hazretlerinin en yüksek talebesi ve halîfesi Hâce Alâüddîn-i Attâr’ın talebesi ve Sa'düddîn Kâşgârî'nin hocasıdır... Ubeydullah-ı Ahrâr (rahmetullahi aleyh) anlatır:
"Mevlânâ Nizâmeddîn Hâmûş, Taşkent'e geldiği zaman, bizde misâfir olurdu. Bunu büyük nîmet bilir, hizmette kusûr etmemeye çalışırdık... Yine bir gün bizde misâfir iken bir ara; 'Âh! Üzerime bir ağırlık çöktü. Gâliba filân kimse geliyor' diyerek, Şâş vilâyetinden birinin ismini söyledi. Üzerine çöken ağırlık sebebiyle 'Lâ havle...' okumaya başladı. Biraz sonra söylediği kimse çıkageldi. Nizâmeddîn Hâmûş, gelen kimseye; 'Hoş geldiniz. Beri gelin, nisbetiniz sizden evvel geldi' buyurdu."
"Susmak, konuşmaktan çok daha faydalıdır. Susmak ile ve hâl lisânı ile insanlara faydalı olamayan, konuşmakla hiç faydalı olamaz."
"Büyüklerin huzûrlarında, sohbetlerinde bulunurken, uygunsuz düşüncelerin kalbe gelmemesine çok gayret ve dikkat etmelidir. Zîrâ bu büyükler, Allahü teâlânın izni ile o düşünceleri anlarlar ve bundan çok müteessir olurlar."