Uhud gazâsının yapıldığı gün, Amr bin Ukeyş’in gönlüne İslâm sevgisi düşmüştü...
Hâkim Nişâbûrî hazretleri meşhur hadîs âlimidir. Hadîs ilminde hâkim idi. Yani râvîlerinin hâl tercümeleri ile beraber, sekizyüzbinden ziyâde hadîs-i şerîfi ezbere bilirdi. Bu ilimde ve diğer ilimlerde çok kitap yazdı, ilimde, fazilette, Allahü teâlâyı tanımakta ve hafızasının kuvvetliliğinde çok yüksek idi. 321 (m. 933) senesinde Horasan’da Nişâbûr’da doğdu. 405 (m. 1014)’de orada vefât etti. Müstedrek kitabında şöyle anlatır:
Uhud gazâsının yapıldığı gün, Amr bin Ukeyş’in gönlüne İslâm sevgisi düştü. Evdekilere, “Amca oğulların nerede?” diye sordu. “Uhud’da” dediler. Amr da, “Uhud’da mı?” diyerek zırhını giyip silâhlarını kuşandı. Atına binerek Uhud’un yolunu tuttu. Eshâb-ı Kirâm (radıyallahü anhüm), Amr’ın kendilerine doğru geldiğini görünce, “Ey Amr! Bizden uzak dur!” dediler. O da, “Ben îmân ettim” diyerek Kelime-i şehâdeti söyledi ve yaralanıncaya kadar düşmanla çarpıştı. Yaralı olarak evine getirildi. Sa’d bin Muâz (radıyallahü anh) yanına geldi. Amr’ın kardeşi olan Seleme’ye (radıyallahü anh) “Kavminin şerefi için mi, yoksa Allah ve Resûlü için mi çarpıştı?” diye sordu. O da, “Allah ve Resûlü için çarpıştı” dedi. Daha sonra şehîd oldu. Hiç namaz kılmadığı hâlde Cennetlik oldu.”
Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlattı:
Bir kimse Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem ) gelerek “Yâ Resûlallah! Benim rengim siyah olup, yüzüm güzel değildir. Hem de fakirim. Eğer düşmanla savaşıp şehîd olursam Cennete, girebilir miyim?” diye sordu. Peygamber Efendimiz de, “Evet girersin” buyurdular. Savaş başladı. O kimse ön tarafa geçti. Kahramanca çarpıştı ve şehîd oldu. Peygamber efendimiz başucuna gelerek, “Allahü teâlâ yüzünü güzelleştirdi. Kokunu hoş yaptı ve malını çoğalttı... Bu şehidin cübbesi altına girmek için çekişen iki hûrî gördüm” buyurdu.
Süleymân bin Bilâl anlattı:
Resûlullah Bedr gazâsı için yola çıktığında, Sa’d bin Hayseme ile babası (radıyallahü anhümâ) da gazâya iştirâk etmek istediler. Durum Resûlullah Efendimize haber verildiğinde, Peygamber efendimiz, ikisinden birinin gazâya katılmasını buyurdular. Baba-oğul kur’a çekmeye karar verdiler. Hayseme (radıyallahü anh) oğluna “Yâ Sa’d! Sen hanımının yanında kal, ben çarpışayım” dedi. Oğlu Sa’d ise “Eğer bu isteğiniz Cennetten başka bir şey için olsaydı seni kendime tercih ederdim. Fakat ben bu gazâda şehîd olmak istiyorum” dedi. Kur’ayı, Sa’d (radıyallahü anh) kazandı. Peygamber Efendimizle birlikte Bedr gazâsına katılarak şehîd oldu...

