Seyyid Bedâyûnî hazretlerinin evinin yakınında oturan bir kişi, afyon, esrâr satmaya başlar!..
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin yirmi altıncısıdır. Hindistan'ın Bedâyûn şehrinde doğdu. 1722 (H.1135) senesinde Delhi'de vefât etti. İlmini ve feyzini İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin torunu, büyük âlim ve mürşid-i kâmil Muhammed Seyfüddîn-i Farûkî'den aldı. Çok talebe yetiştirdi, en başta gelen talebesi olan Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleridir.
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri, dînin emirlerine tam uyardı. Şüpheli şeylerden ve haramlardan sakınma husûsunda gayreti son dereceye ulaşmıştı. Bir defâsında helâya girerken, yanlışlıkla önce sağ ayağını içeri atmıştı. Bunun üzerine tasavvufdaki hâlleri bağlandı. Üç gün Allahü teâlâya yalvarıp, tazarrû ve niyâzda bulunduktan sonra hâlleri tekrar açıldı...
Dünyâya düşkün olanlar ile görüşmekten tamâmen sakınırdı. Yiyeceklerinin helâl olması husûsunda çok dikkatli davranırdı. Dâimâ murâkabede bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup, Allahü teâlâya yönelerek o kadar çok ibâdet ve tâat yaptığından beli bükülmüştü. Buyurmuştur ki: "Otuz seneden beri kalbimden insanın tabii gıdâsı olan şeyleri yemek geçmedi. Ne zaman yiyeceğe ihtiyaç duysam yanımda bulduğumu yerdim."
Günde yalnız bir defâ yemek yerdi. Kazançları ve yemekleri şüpheli olanların ikramlârına el uzatmazdı.