12 Eylül darbesini dün alkışladım, bugün de alkışlıyorum

A -
A +

27 Mayıs 1960 tarihinde de, 12 Eylül 1980'de de bizim ordumuza mensup birtakım subaylar, hükümet darbeleri yaparak iktidara el koydular. 27 Mayıs darbesi yapıldığında Ankara Hukuk Fakültesinin son sınıfında idim. Darbeci subaylar bana dokunmadılar. Hukuk diplomamı darbe sonrasında aldım. 12 Eylül ayaklanması olduğunda, Kültür Bakanlığında müsteşar yardımcısı olarak çalışıyordum. Yeni idareciler, beni önce bakanlık müşavirliğine çektiler. Yani geri hizmete aldılar. Sonra kadromu, birinci dereceden beşinci dereceye indirdiler. Maaşımda önemli derecede bir azalma oldu. İtiraz ettim. "Ben, birinci dereceden maaş alma hakkına sahibim" dedim. Dosyamı inceleyeceklerini söylediler. Bir dosya üzerinde yapılacak inceleme kaç gün sürebilir? Bir gün, iki gün, üç gün; haydi bilemediniz, diyelim ki bir hafta. Ama hayır tam bir yıl sonra büyük ayıplarından vazgeçtiler. Yani 12 Eylülcüler, tam bir yıl, çoluğumun-çocuğumun rızkını kestiler. Dâvâ açmadım. Beri yanda bir vatandaş olarak 27 Mayıs 1960 darbesinden nefret ettim. İşte, aradan 52 yıl geçmesine rağmen, 27 Mayıs isyanının doğurduğu büyük acıları, hâlâ unutabilmiş değilim. Ordular, iktisaden ve fikren geri kalmış ülkelerde ikide bir silaha sarılarak iktidara el koyuyorlar. Her askerî darbe, yeni askerî darbeleri doğuruyor. Gücünden, kuvvetinden kaybediyor. Sonra, kendi ülkesinde, bir müstevli ordusu durumuna düşüyor. Devlet çivisi kökünden kopuyor. Ülke, iktisaden ve fikren geri kalıyor. Siz medeni ülkelerde, mesela İngiltere'de, Fransa'da, Almanya'da, İsviçre'de Amerika'da, orduların hükümet darbeleri yaptığını gördünüz mü, duydunuz mu, okudunuz mu? Bütün bunları bildiğim halde, ben neden 12 Eylül darbesini alkışladım? Bunun, ordumuz ve milletimiz açısından çok önemli bir sebebi var: 27 Mayıs darbesini yapanlar, kendilerine hedef olarak doğrudan doğruya Demokrat Parti'yi seçtiler. Tarihimizin en başarılı, en efendi başbakanlarından biri olan Adnan Menderes'i ve arkadaşlarını, "Vatan haini, Atatürk düşmanı, hırsız, gerici, diktatör..." suçlamalarıyla Yassıada Mahkemesine çıkardılar. O mahkemelerin, Dümbüllü İsmail orta oyunundan farkları yoktu. CHP'li dinleyicilerin ve solcuların doldurdukları mahkeme salonunda zaman zaman alkışlar yükseliyor, yuh sesleri yeri göğü tutuyordu. Adalet adına her gün kansız cinayetler işleniyordu. Açın bakın 27 Mayıs isyanından sonra çıkan gazetelerimize Bugün 12 Eylül darbesini yerden yere vuran CHPli kalemlerden ve anlı şanlı solcularımızdan, komünistlerimizden bir teki bile 27 Mayıs darbesinin aleyhinde tek satır olsun yazmadı. Bana göre 12 Eylül darbesinin en büyük faydası, CHP'yi de kapatması, oldu. Solcularımızı da, komünistlerimizi de, bir zulüm cenderesinden geçirdi. Eğer 12 Eylül komuta zinciri de, 27 Mayısçılar gibi davransaydı, yani CHP'ye ve komünistlerimize dokunmasaydı, bugün o cepheden hiç kimse askerî darbelerin aleyhinde olmayacaktı. Yeni askerî darbelere çanak tutulacaktı. Şimdi artık bütün CHP teşkilatlarının ve yediden yetmişe bütün solcuların, komünistlerin, askerî idarelere şiddetle karşı çıkmalarını, ben ordumuz, milletimiz, vatanımız için büyük bir kazanç olarak görüyorum. CHP ve solcular tarafında bu gelişme 12 Eylül darbesinden sonra oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.