A. Menderes'e tekme tokat dayak, Apo'ya renkli televizyon

A -
A +

Gazeteler yazdı: Apo'nun hücresine televizyon konulacakmış. Daha önce radyo verilmişti. Canı sıkılmasın diyerek yattığı hapishaneye birkaç mahkûm da gönderilmişti. Apo, günün belirli saatlerinde o kişilerle volta atıyor, konuşuyor, koğuşuna döndüğünde de radyo dinliyordu. Artık odasında bir de televizyonu var. Şimdi ben, anlatılmaz bir hüzünle, merhum Adnan Menderes'i düşünüyorum. Öyle sanıyorum ki, yaşları 50-60 civarında olanlar, Adnan Menderes hakkında ya hiçbir şey bilmiyorlar veya yarım yamalak birkaç cümlenin içinde kekeleyip duruyorlar. Adnan Menderes, bizim en başarılı, en efendi, en sevilen başbakanlarımızdan biriydi. Yapılan değerlendirmeler gösterdi ki, Türkiye, en çok onun başbakanlığı döneminde kalkındı. Milletimizin yüzü, en çok onun devrinde güldü (1950-1960). Türkiye, yamalı kasketliler memleketiydi. Köylünün ayağı çarıklıydı. Şehirlerimizdeki bir-iki katlı evlerimiz kerpiçtendi. Sokaklarımız tozlu-topraklıydı. Asfalt, ancak birkaç şehrimizde biliniyordu. Geceleri gaz lambaları altında oturuyorduk. Daha önceki seçimler, açık oy, gizli tasnifle yapılıyordu. Ve hep CHP kazanıyordu. 1950 yılında durum değişti, seçimler gizli oy açık tasnifle yapıldı ve Demokrat Parti o ilk seçimlerden büyük bir zaferle çıktı. Adnan Menderes Başbakan oldu. Demokrat Parti 393 milletvekilliği kazandı. CHP, 69 milletvekiliyle meclise girdi... 1954 yılında yapılan seçimlerde, Demokrat Parti 488 milletvekiliyle iktidardaydı. CHP'nin milletvekili sayısı 30'a indi... 1957 yılındaki seçimlerde de durum değişmedi. CHP üçüncü defa muhalefette kalmaya tahammül edemedi. CHP siyasi tarihimizde görülmemiş yalanlarla, iftiralarla, suçlamalarla ortalığı çok gerdi. Gençlerimizi meydanlara döktü. Ordu içindeki CHP zihniyetli subayları tahrik etti. Son derecede seviyesiz, rezil dedikodularla doldurulan bazı subaylar, 27 Mayıs 1960 günü bir hükümet darbesi yaparak Demokrat Parti'yi büyük bir kinle Meclis dışına çekti. DP milletvekillerini evlerinden alarak, döverek, söverek, tekme tokatlarla yürüterek önce Kara Harp Okulu'na götürüp tıktılar. Sonra, oradan Yassıada zindanına taşıdılar. O esnada da bazı CHP'li subaylar ve astsubaylar, azgın boğalar gibi milletvekillerine ve bakanlara saldırdılar. Yapılan zulümlere tahammül edemeyen Cumhurbaşkanı Celal Bayar intihara teşebbüs etti. Başbakan Adnan Menderes tek kişilik bir odaya konuldu. Hiç kimse ile görüştürülmedi ve konuşturulmadı. Odasında nöbet tutan subayların da onunla konuşmaları yasaklandı. Ada kumandanı "Kürt Tarık" diye bilinen zalim bir yarbaydı. Emrindeki subaylar da öyleydiler. Adnan Menderes, bir gün kapısındaki nöbetçi subaya; "Acaba benim avukatım geldi mi?" diye sorunca tekme tokat dövülerek odasına itildi. Bir başka gün Menderes, iki nöbetçi subay arasında mahkeme salonuna götürülüyordu. Karşıdan da eski valilerimizden Turhan Kapanlı geliyordu. Karşı karşıya gelince Adnan Menderes; "Nasılsınız Turhan Kapanlı beyefendi", diye sordu. Kapanlı da aynı nezaketle cevap verdi. "Teşekkür ederim Sayın Başbakanım" dedi. Birdenbire dört nöbetçi subay, taraflara rezil küfürler savurarak onları tekme tokat dövmeye başladılar. Dövdüklerinden biri bu ülkeye 10 yıl başbakanlık yapan efendi bir kimseydi. Ötekisi değerli valilerimizden biriydi. Adnan Menderes, idam sehpasına götürülmeden bir saat kadar önce, ada kumandanının emriyle ve zorla basur muayenesinden geçirildi. Yazmaktan utandığım daha nice rezil davranışlar hayvanca zulümler yapıldı... Şimdi de otuz bin kişinin katili Apo'nun odasına TV konuluyor. Va esefa!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.